Ana sayfa Analiz Türk lirasının engellenebilir değer kaybı…

Türk lirasının engellenebilir değer kaybı…

İş Yatırım’ın 13 Ağustos tarihli analizini aynen yayınlıyoruz.

ABD – Türkiye görüşmelerinden somut bir gelişme çıkmaması ve ekonomi yönetiminden somut bir adım gelmemesi üzerine Türk lirası dolara karşı 6,6 ile yeni bir dip yaparak haftaya başlıyor. Aylık %27, sene başından beri %43 değer kaybı ile Arjantin pesosunu da geçerek dünyanın en çok değer kaybettiren gelişmekte olan para birimi olduk.

Ekonomi yönetimi müdahalede geç kaldı
Türk lirasındaki üç günlük değer kaybının %20’ye ulaştığı bir ortamda Merkez Bankası faiz silahını halen kullanmıyor. Banka likidite yönetiminde esneklik sağlanması amacıyla zorunlu karşılık oranlarını yabancı para yükümlülükler için 400 baz puan, TL yükümlülükler için 250 baz puan indirdi. BDDK bankaların Londra ile yaptıkları swap işlemlerini özkaynakların %50’si ile sınırlarken, Merkez Bankası döviz depo piyasasındaki aracılık faaliyetine yeniden başlayacak. Sabah ilk işlemler itibariyle alınan tedbirlerin etkisi sınırlı oldu.

Zayıf Türk lirası dış dengenin düzelmesine yardımcı olur
Dalgalı kur rejiminde döviz kurunda yaşanan oynaklığı normal kabul eden, enflasyon beklentileri ve fiyatlama alışkanlıklarında önemli bir bozulma olmadığı müddetçe müdahale edilmemesini savunan liberal bir iktisadi geleneğe inanıyoruz. Döviz kurunun ağırlıklı olarak mal ve hizmet piyasalarında belirlendiği bir ekonomide yerel paranın %10 civarında değer kaybetmesini iktisadi kaynakların uluslararası ticari mal ve hizmet üreten sektörlere yönelmesini teşvik eden sağlıklı bir gelişme olarak görüyoruz.

Ancak yarattığı istikrarsızlığın maliyeti daha yüksek
Ancak (i) enflasyon beklentilerinin bozuk, (iii) kısa vadeli dış yükümlülüklerin fazla, (iii) ulusal rezervlerin sınırlı, (iv) jeopolitik risklerin yüksek olduğu Türkiye gibi bir ekonomide döviz kurunda yaşanan değer kaybına seyirci kalmanın faturasının kabul edilemeyecek kadar yüksek.

Dövizdeki yangın kontrol altın alınamazsa enflasyon %20’nin üzerine çıkabilir
Türk lirasında son 5 yıldır yaşanan değer kaybı kendi kendini besleyen kısır bir döngüye yol açıyor. Enflasyonun %8’den %16’ya yükseldiği, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın 900 baz puana ulaştığı bir ekonomide yerel paranın değer kaybetmeye devam etmesi enflasyonun %20’nin üzerine çıkmasına neden olabilir.

Zayıf Türk lirasının yarattığı finansal istikrarsızlığın maliyeti çok yüksek
Ekonomi yönetimi 2009 krizinden daha çabuk çıkılması için büyük şirketlerin döviz cinsi borçlanmasının önünü açan bir düzenleme yapmıştı. Aradan 10 yıla yakın bir süre geçtiği halde halen kaldırılmayan bu düzenleme 220 milyar dolarlık açık pozisyona ulaşılmasında etkili oldu. Ağırlıklı olarak yurtiçinde finanse edilen bu borçlar bankacılık sektörü aktif kalitesini olumsuz etkileyerek finansal istikrarsızlık riskini artırıyor.

Rezervlerin düşük olması tahribatın maliyetini artırıyor
Cari dengenin bozuk olması ve şirketler kesiminin döviz likiditesinin sınırlı olması Türkiye’nin rezervlerinin dünya standartlarına göre düşük olmasına yol açıyor. Rezervlerin düşük olması Türk lirasına karşı saldırılarda ekonomi yönetiminin elini zayıflatarak hedef gösterilmemize neden oluyor.

ABD ile ilişkilerdeki bozulma Türk lirasının kırılganlığını artırıyor
Geçen hafta Türk lirasında yaşanan sert değer kaybı ekonomimizin yapısal zayıflıklarından değil ABD ile ilişkilerimizdeki bozulmadan kaynaklandı. Rahip Brunson davası ile ete kemiğe bürünen bu çatışmanın asıl nedeni “ABD’nin tek yanlı politikaları yüzünden Türkiye’nin Ortadoğu’da kendi göbeğinin bağını kendisinin kesmesi”.

Bundan sonra ne olacak?
Döviz kurunun önümüzdeki haftalarda izleyeceği yön ile ilgili iki temel görüş var: (i) Döviz kuru bir süre sonra kendiliğinden istikrara kavuşacak. (ii) Ekonomi yönetimi atacağı adımlarla kuru bir süre sonra istikrara kavuşturacak.

Döviz piyasası kendiliğinden istikrara kavuşur mu?
İlk görüşü savunanlar 1994, 2001, 2008 yıllarında Türk lirasında yaşanan değer kaybı ile bugün yaşanan değer kaybını kıyaslayıp en kötünün büyük ölçüde fiyatlandığını, Türk lirasındaki değer kaybı, faizlerdeki artış ve hisselerdeki düşüşün yarattığı fırsat ile Türkiye’ye sermaye girişinin artacağını ve döviz piyasasının istikrara kavuşacağına inanıyor. ABD ile ilişkiler düzelmeden ve kapsamlı bir önlem paketi açıklanmadıkça bu senaryoyu gerçekçi bulmuyoruz.

İstikrara giden yol Ankara’dan geçiyor
Bizim daha yakın olduğumuz görüş, hükümetin ve ekonomi yönetiminin somut adımlar atması durumunda Türk lirasındaki satışların kesileceği yönünde. Son dönemde Türk lirasındaki satış dalgasının arkasındaki temel neden ABD ile ilişkilerin bozulması. Trump ile Erdoğan arasındaki bir telefon görüşmesinin Türkiye’nin itibarını koruyan bir şekilde geri adım atarak krizi yönetmesinin yolunu açabilir.

Basit, uygulanabilir ve hesap verilebilir bir programa ihtiyaç var
Türkiye’nin piyasaların güvenini sağlaması için Güneşi fethetmesi gerekmiyor. Basit, uygulanabilir ve hesap verilebilir bir programa ihtiyaç var. Ekonomide ihracata yönelik yumuşak iniş, milli gelirin %2-3’ü bandında bir faiz dışı fazla, savunma harcaması dışındaki büyük projelerin ertelenmesi, borçların yapılandırılması, sermaye yeterliliği gibi alanlarda bankacılık sektörünün önünü açacak somut uygulamalar ve Türk lirasında şok bir faiz artışı içeren bir önlem paketi ile Türk lirasındaki yangın kontrol altına alınabilir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here