Çelişkiler....

[BORA YAŞAR]

Buradan devam hayatın bitmedik çelişkilerini anlatmaya.

[BORA YAŞAR]

Bu ülke malum, kişi hak ve özgürlükleri konusunda güllük gülistanlık.

Demokrasi tüm kuralları ile işliyor ve hükümet de buna tüm gücüyle destek vermekte.

Dileyen dilediği konuda kurallara uygun gösteri yapabiliyor. Özgürce fikir ve düşüncelerini açıklayıp yayabiliyor.

Örneğin Referandumda "hayır" diyecek MHP lilere toplantı yapmaları için her türlü kolaylık gösterilmekte.

Toplantıları basılmamakta, konuşmacılar tartaklanmamakta.

Böyle bir ülkenin bakanı da doğal olarak Avrupa'nın demokrasiyle özdeşleşmiş ülkelerinde kendi demokratik ve diplomatik haklarının kısıtlanmasına dayanamıyorlar.

İsyan ediyorlar.

Özgür ve demokrat vatandaşlarımız meydanlarda bu durumu haklı olarak protesto ediyorlar...

- Avrupa şaşırma, sabrımızı taşırma diye bağırıyorlar.

Özgürlükçü ve özgür başbakanımız yasakçı Hollanda'ya , "misliyle karşılığını vereceğiz" diye haddini bildiriyor.


Bu günleri de gördük ya artık ne gam...

[BORA YAŞAR]

İnsanın kendi yaşlanmasıyla yaşamasını öğrenmesi, vaktiyle gayet doğal olan bir şeyi sanata dönüştürmeye dönük yeni bir ödev koyar önümüze : Anti-Aging yerine Art of Aging....(Wilhelm Schmid)

"Sakin Olmak" (Yaşlanırken Kazandıklarımız adlı bir kitap) elimde. İhtiyar olmakla, yaşlanmak arasındaki farkı anlatmakla başlıyor.

Uzun yıllar sonra karşılaştığım, bizden biraz daha büyük teyze kızlarımla karşılaştığımda, çok bakımlı, çok hoş, canlı kanlı kuzenlerime "Ne güzel yaşlanmışsınız" deyivermiştim hayranlıkla...

Onlar da bu ifademden rahatsız olmayan bir vücut dili içinde bana teşekkür etmişlerdi.

Kardeşim de onlardan ayrıldığımızda, dediğimi anımsatarak, "Ne güzel ifade ettin" diye iltifat ederek beni rahatlatmıştı.

O günden beri bu ayrıma çok dikkat ederim.

Yaşlanmak, yeterince şanslı olan insanların başına gelen doğal bir süreç Ancak o süreçte kişinin kendisiyle barışık olması gerekiyor.

Yaşının altında ezilmemek, ancak yaşının getirdikleriyle de, sükunetli bir Kızılderili kabulü içinde olmak gerekiyor.

Bence bu yazarın "Art of Aging" olarak adlandırdığı yaşlanma sanatı olarak kabul edilmeli.

Yaşlı kişi başarabilirse tabi.

[BORA YAŞAR]

[BORA YAŞAR]

[BORA YAŞAR]

Vakıfbank Bayan Voleybol Takımı, Avrupa CEV Şampiyonluğundan sonra, dün de dünya kulüpler şampiyonu oldu.

Brezilya'nın Rexona takımıyla yaptığı final maçını, bizim saatimizle 13.00 te ancak Youtube'dan izleyebildim.

Eczacıbaşı takımı da dünya dördüncüsü oldu.


Bugün gazetelere baktım.

Haber bile vermiyorlar.

Hani zaman zaman bir çok alanda sorduğumuz soruyu bir kez daha sorayım: Biz nasıl bir toplumuz?

Aynı olay futbolda olsaydı, yani bir futbol takımımız (diyelim Galatasaray) Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olduktan sonra dünya şampiyonu da olsaydı (aynen Barcelona gibi) bu ülkede nasıl karşılanırdı dersiniz?

Ülkenin bir kısmı, tüm kurumlarıyla çıldırırdı.

Bu açık ve net.

Peki bir kadın voleybol takımımızın aynı derecede büyük bir başarısına, tüm kurumlarımızla değer vermeyişimizi nasıl açıklarsınız?

Söylenecek çok şey var.

Ama tipik bir az gelişmiş ülkeyiz.

Değer yargılarımızla, kurumlarımızla.

Az öz şunu söyleyeyim: Sporu değil, futbolu seviyoruz.

Bu, hemen tüm evrensel değer ve konulara yaklaşımlarımızda sergilediğimiz bir temel çelişkidir.

[BORA YAŞAR]

Dünya şampiyonunu kimse karşılamadı!

FIVB Kadınlar 2017 Dünya Kulüpler Voleybol Şampiyonası'nı kazanan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı yurda döndü.

2'inci kez Dünya Şampiyonluğuna ulaşan VakıfBanklı sporcuları Atatürk Havalimanı'da kimsenin karşılamaması üzücü bir durumdu. Nitekim buruk bir biçimde sadece DHA kameraları karşısında fotoğraf çektiren ve görüşlerini paylayan Vakıfbanklı voleybolcular, buruk bir biçimde evlerinin yolunu tuttu.

http://sampiy10.gazetevatan.com/duny...ampiy10-haber/

Halkın kalitesi, beğenileri, alkışladıkları, destek verdikleri o ülkenin kaderini belirler.

Bizler de her açıdan, payımıza düşeni alırız.

Yukardaki haberi ben bir gün önce vermiştim yukardaki yazımla.

Halkımız sağolsun hiç şaşırtmaz beni.

Kadın voleybolunda bizim ligimiz dünyanın en kaliteli ligi...

Bu açık.

Bakın böyle kaliteli bir ligde maçları kaç kişi seyrediyor.



Futbol var mı futbol?

[BORA YAŞAR]

270 kişiyle kalk Amerikaya git.
2 gün bekle,
Sonra 20 dakikalık randevu versinler.
Randevu saati 19:40-19:59arası.
5 dakika takdim ve fotoğraf çektirme,
5 dakika hal hatır sorma,
5 dakika görüşme,
5 dakika tercüme.
Sor!...
Ortadoğunun lideri derler...

(Alıntıdır)