Originally Posted by
pinky
Atatürkçüler!.. Atatürk Cumhuriyetinin
sahipleri.. Laik, çağdaş, batılı, demokrat Türkiye Cumhuriyeti'ne inanan
insanlar..
Eğer bugün susarsanız, bugün sinerseniz, bugün
koparılan gürültüler, toz duman edilen ortamda Atatürk
ve Cumhuriyeti'nden şüphe ederseniz hele, biteriz.
Atatürk biter. Atatürk Cumhuriyeti biter..
Yıllar önce İkinci Cumhuriyet sulandırmasıyla ortaya
çıkıp, aslında Ortadoğu ve Orta Asya'ya göz
dikmiş Amerika'nın ihtiyaç duyduğu tampon, uydu
"Ilımlı İslam" devletine döneriz.
O zaman yeni bir Atatürk de bekleyemeyiz. Çünkü
Atatürkler tarihte kolay yetişmiyor.. En azılı
düşmanı Lloyd George'un dediği gibi, yüzyılda bir
geliyorlar dünyaya.. Geçen yüzyıl bize nasip
olmuştu. İki yüz yıl üst üste şansın bize
dönmesini ummayın..
Bakın, Ortadoğu ve Orta Asya ! siyasetini tamamen bir
Ilımlı İslam Türkiye'ye bağlamış Amerika'nın niyetleri
nasıl açık!..
Ne diyor gayri resmi sözcüleri Newsweek
dergileri..
Türkiye'de iki derin devlet var. Biri temiz.. Onlar
Atatürk Cumhuriyetçisi laikler.. Kimler?.. Ordu.. Yargı..
Üniversiteler. Yani tüm dinamik güçler ve tüm Atatürk
bekçileri.. Bunlara dil uzatamıyor. Ne diyor..
Bir de Kirli derin devlet var.. Temiz derin devlet
varlığını devam ettirebilmek için kirliye muhtaç. Yani
eninde sonunda o da bulaşık.. O da kirli..
..Ve baklayı ağzından çıkarıyor..
"Ey Türk milleti.. Bu derin devletten kurtulmak için
tek yol var önünde.. Mart ayındaki seçimlerde oyunu
AKP'ye ver. Yüzde 47'den daha fazla ver ki, onlar
iyice coşsun, ötekiler iyice pıssınlar.."
Yani, Deniz Baykal'ın göstermelik, Devlet
Bahçeli'nin "Yavru" muhalefetine bile tah!
ammül edemiyorlar, görünüşte.
Aslında Amerika'nın sorunu muhalefet değil. Bir
Kemal Derviş müdahalesiyle işi nasıl başarıp,
darmadağın ettikleri tüm öteki partiler yanında
iktidarı AKP'ye nasıl altın tepside sunduklarını
bilmeyen var mı?.
Amerika'nın sıkıntısı Atatürk'ün ve
ilkelerinin yılmaz bekçisi Ordu.. O orda, öyle dimdik
durdukça, cumhuriyetin laik ilkelerinden ödün vermek,
Ilımlı İslam devleti kurmak mümkün olmayacak..
O zaman hedef ne?..
Ordu!..
Türkiye'nin derin devleti var da Amerika'nın yok
mu?.. Onlar salmazlar mı kendi derin devletlerini Türk
Ordusunun üzerine.. O ordu yıpratılır, o ordunun Türk
halkı nezdindeki başından beri açık ara süren "1
numaralı güvenilen kurum" niteliğine gölge, şüphe
düşürülürse iş kolaylamaz mı?..
Oynanan oyun bu..
Bu ülkede her iktidar, polisi ele geçirebilir.. Ama
Menderes dahil, Ordu'yu ele geçirebilen çıkmadı.
Çıkmaz. O Harpokulu orda durdukça çıkmaz.
Bugün polis ne durumda biliyor musunuz?.
Tar! ikatlar ne kadar sızmışlar haberiniz var mı?.
Bugün Ordu'yu yıpratan her olayın içinde ve
başında polisin olması tesadüf mü?.
Polis, yargının, yani savcıların, mahkemelerin
isteğiyle mi hareket ediyor, yoksa iktidarın emir kulu
mu?.
Polisin o gün nereleri basacağını polisten evvel devlet
televizyonunun bilmesini neye bağlıyorsunuz mesela..
Çok kritik bir Ordu mensubunun evi basılır, güya çok
önemli belgeler ele geçirilirken, savcılara haber
verilmeyişi, polisin eve gelip yalnız başına 3 saat
çalışması ve bilgisayarı yedekleme yapmadan alıp
gitmesi tesadüf mü?.
İçinden çeşitli silahlar çıkan kazı yapılırken,
polisin tüm özel yayın kurumlarına engel olup, sadece
TRT kameramanı eşliğinde çalışması hep masum
tesadüf, ya da talihsizlikler mi?.
Ordu'dan şüpheyi pompalayan satılık kalemler, hem
de bu kadar temel yanlışı yapan polisi niye
eleştirmiyorlar sizce?.
Geçen gün, bulunan silahlarla ilgili, 1965 yılında
askeri okulda bize verdikleri dersi özetledim.! İşgal
altındaki ülkede, işgalcilerle gerilla savaşı yapmak
için, barı şta gömülen, saklanan silahları anlattım.
Bir emekli General dedi ki..
"Yazdıkların doğru.. Bak sana söylüyorum. Bugün
bulunan tüm silah ve cephanenin devlete kayıtlı olduğunu
asker de, polis de biliyor. Asker görev bilinci içinde
sırlarını açıklamaz. Susuyor. Polis bunu biliyor ve
kullanıyor.. Asker hızla yıpranıyor.."
Ergenekon adı altında kopan tüm gürültünün baş
hedefi, Atatürkçüler ve de özellikle Atatürk'ün
ordusu..
İşte onun için diyorum..
Gün susma, sinme, geri adım atma, "Hele bir
bekleyelim" deme günü değil..
Onlar organize.. "Fet" diyorum, yüzlerce
küfür, tehdit maili yağıyor. Bir yerden işaret almış
gibi..
Bütün gazete yöneticileri, bütün köşe yazarları bu
baskının altında..
Atatürk'e söven yazılar son günlerde nasıl azdı,
nasıl yoğunlaştı?..
Çünkü onlara da alkış yağıyor her sövmelerinde,
ayni merkezlerden.. Coşuyorlar.
Atatürk Cumhuriyetçileri..
Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği
gençler..
Korkmayın.. Sinmeyin.. Susmay! ın.. Bilgisayarlar
kilitlensin haykırmanızla..
Atatürk'ün kurumları, onlara sahiplendiğinizi
görsün, hissetsin, yaşasınlar..
Bu ülke bizim.. Bu cumhuriyet bizim.. Atatürk bizim..
Biz yaşadıkça.. Korkmadıkça, sinmedikçe, palavraya
pabuç bırakmadıkça
HINCAL ULUÇ - Sabah