T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1980/11-1720
K. 1983/631
T. 8.6.1983
• İMTİYAZLI HİSSE SENEDİ SAHİPLERİNİN HAKLARINI İHLAL EDEN GENEL KURUL KARARLARI ( Uygulanabilmesi Şartları )
• GENEL KURUL KARARININ UYGULANABİLME KOŞULLARI ( İmtiyazlı Hisse Senedi Sahiplerinin Haklarını İhlal Eden )
• PAY SAHİPLERİNİN ONAMASI ŞARTI ( İmtiyazlı Hisse Senedi Sahiplerinin Haklarını İhlal Eden Genel Kurul Kararlarının Uygulanabilme Koşulu )
6762/m.389
ÖZET : İmtiyazlı hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal eden genel kurul kararları, bu pay sahiplerinin özel bir toplantı ile verecekleri diğer bir kararla onanmadıkça uygulanamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki "karar iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Eskişehir İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 14.12.1978 gün ve 255-689 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onbirinci Hukuk Dairesi`nin 19.4.1979 gün ve 1504-2134 sayılı ilamıyla; ( ...Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucularından ve 200.000 liralık 1. tertip ( A ) grubu nama yazılı hisse senedi sahibi bulunduğunu, yönetim kurulunun çağrısı üzerine, ana sözleşmedeki bazı değişiklikler ile tahvil çıkarılması konularında olağanüstü genel kurulun 4.1.1978 gününde toplandığını, toplantıda alınan ana sözleşmenin bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin kazanılmış haklarını kabyettiğini, karar gereğince kurucu hisse senetlerinin geriye istendiğini, tahvil çıkarma yetkisinin de yönetim kuruluna bırakılamayacağını belirterek söz konusu toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, davacının gene kurul toplantısına katılmadığını, kararlara karşı muhalefetini zapta geçirtmediğini, bu nedenle dava hakkı bulunmadığını, yönetim kuruluna tahvil çıkartmak için araştırma yetkisi verildiğini, ayrıca alınan diğer kararların da yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, ortaklar arasında eşitlik sağlandığını, teminat yatırılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunam ve belgelere göre, davacının davalı şirketin kurucu üyesi bulunduğu, ana sözleşme gereğince 200.000 liralık 1. tertip ( A ) grubu namına yazılı hisse senedi maliki olduğu, toplantıya katılmamasının dava açmasını engellemeyeceği, ana sözleşmenin 28. maddesindeki kuruculara tanınan % 10 kar payı dağıtımına ve 22. maddedeki her hisse için 3 oy hakkına ilişkin kazanılmış hakların değiştirilmesinin TTK.nun 385. maddesi ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle genel kurulda alınan ve bu maddeleri kapsıyan değişiklik kararlarının iptaline karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Davacının, TTK.nun 385. maddesindeki kazanılmış haklarının ihlal edildiğinden söz ederek, genel kurul kararının iptalini dava etmesinde TTK.nun 381. maddesi hükmü gereğince genel kurul toplantısına katılarak karara muhalif kalması ve keyfiyeti tutanağa geçirtmesine gerek bulunmadığından davalının bu yöne ilişen ve aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Davacı, imtiyazlı pay sahibi olarak genel kurulca alınan kar payının ve oy hakkının azaltılması yolundaki kararın iptalini dava etmiştir. TTK.nun 385/1. maddesi hükmü gereğince münferit pay sahiplerinin bu sıfatla haiz oldukları müktesep haklardan rızaları olmaksızın hiçbir şekilde değişiklik yapılamaz. Müktesep hakların nelerden ibaret olduğu da aynı maddenin ikinci fıkrasında gösterilmiştir. Dava konusu haklar da bu müktesep haklardan maduttur. Ancak, TTK.nun 389. maddesinde genel kurulca alınan ana sözleşmenin değiştirilmesine dair kararların imtiyazlı pay senedi sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette olması halinde bu kararların adı geçen pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda verecekleri diğer bir kararla tasdik olunmadıkça infaz edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Davada, herne kadar imtiyazlı pay senedi sahiplerinin TTK.nun 389. maddesindeki özel toplantıyı yaptıkları anlaşılmakta ise de, şirket ana sözleşmesinde kurucuların 10 kişi olduğu halde, özel toplantıya katılanların 5 kişi olduğu toplantı tutanağından anlaşıldığı cihetle bu kararın geçerli olması için TTK.nun 389. maddesi göndermesiyle, toplantıdaki müzakere yeter sayısı ve karar verme tarzı 388. maddenin 3-4 ve 5. fıkraları hükümlerine tabi bulunduğundan bu hususun mahkemece araştırılması ve eğer müzakere ve karar yeter sayısı olmadan alınmış bir karar varsa bunun geçerli olamıyacağı gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken böyle bir araştırma yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde davanın kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davada uyuşmazlık, ana sözleşmenin 22. maddesinin kurucu pay sahiplerine ( A ) grubu hissedarlarına üç oy hakkı tanıyan hükmünün, her türlü hissenin sahiplerine bir oy hakkı vereceği şeklinde ve 29. maddesinin kar tevzi edilmeden kuruculara % 10 kar verileceği hükmünün kaldırılması şeklindeki değişikliklere ilişkin ve bunlarla sınırlı olarak devam etmektedir. Mahkeme oyda ve paydaki bu ayrıcalığın kurucu hisse senedi sahipleri için birer müktesep hak olduğu görüşünü benimsiyerek sonuca varmış, özel daire bozma kararında ise bunların imtiyaz olduğu ve TTK.nun 389. maddesindeki koşullar içinde bu konulara ilişkin ana sözleşme hükümlerinin değiştirilebileceği kabul edilmiştir. Herne kadar özel daire kararında maddi bir yanlışlık olarak "müktesep hak" tabiri de kullanılmış ise de; maddi yanlışlıkların usuli kazanılmış hak doğuramayacağı yerleşmiş Yargıtay İçtihatları gereği olduğu gibi, daire bozma kararının iki numaralı bendinin birinci paragrafının baş ve sonuç kısmında ve ikinci paragrafında dava konusu payların imtiyazlı paylar olduğu açıkca belirtilmiş ve TTK.nun 389. maddedeki koşulların varlığı halinde ancak değişikliğe ilişkin genel kurul kararlarının infazının mümkün olacağı açıklanmış ve anılan maddede koşullarının varlığının araştırılması gerektiği nedeniyle hüküm bozulmuş olmakla, dairenin, davacıların paylarını imtiyazlı paylar olarak kabul ettiği belirgin bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Gerçekten, sahiplerine gerek ( oy ) da gerekse ( kar ) da bazı üstünlükler tanıyan hisse senetlerinin, karda imtiyazlı hisse senetleri veya oyda imtiyazlı hisse senetlerini oluşturdukları gerek öğretide, gerekse uygulamada bilinmekte ve kabul edilmektedir ( Poray Tekinalp - Çamoğlu, Ortaklıklar ve Koopertaif Hukuku - 1982, Sayfa 413 vd., 415 vd. ), ( Oğuz İmergün - Anonim Ortaklıklar - 1974, sayfa 266 vd. ), ( Türk Hukuk Lügatı - 1944 - sayfa 129 ). TTK.nun 401. maddesi de bu hususu açık bir şekilde belirterek ( kar payında veya, vesair hususlarda ) demek suretiyle de, oy kullanmada bazı hisse senetlerine tanınan üstünlüklerin birer imtiyaz olduğunu göstermiş bulunmaktadır.
Bu durumda davacının sahip olduğu hisse senetlerinin hem ( oy ) da, hem ( kar ) da sahiplerine imtiyaz tanıyan hisse senetleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu hisse senetlerinin sahiplerine verdiği imtiyazların değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararları ise, hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal ediyorsa TTK.nun 389. maddesinde gösterildiği biçimde, bu pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda verecekleri diğer bir kararla tasdik edilmedikçe infaz edilemezler. Mahkeme ise, davacının müktesep hakkının ihlal edildiğini benimsediği cihetle, bu nokta üzerinde durmamış ve özel dairenin bozma kararının iki numaralı bendinin ikinci paragrafında gösterilen incelemeyi yapmamıştır. Oysa yukarıda belirtildiği üzere, dava konusu hisse senetleri imtiyazlı hisse senetleri olduğu cihetle bu incelemenin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirdi.
O halde bu nedenlerle Genel Kurulca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki karada direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 8.6.1983 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliği ile karar verildi.