Uyuyabilmek ya da uyuyamamak Bir ayrım daha..
Üst düzey yetkili bir laf etmişti geçen aylarda; ''Bizim bildiklerimizi bilseniz gece uyuyamasınız.''
Çok şey bildiğimden değil de...bildiklerim yetiyor diyelim...
|
|
"Hatırlayın, o gece Sn Erdoğan' ın Stratford denen kuruluşun twitter adresinden anlık uçuş rotaları yayınlandı, uçağı arayan F-16 lar bulsun diye."...
Ben de o gece F-16lar İstanbul semalarında uçuş yaparken Erdoğan'ın uçağının sağ ve salim (çok şükür) İstanbul'a inebilmesine bakıp da, bu F-16 larda gece görüş kabiliyeti yok galiba Allahtan diyordum...
Sizi okuyunca anladım ki şeytanın avukatlığını yapıyormuşum...
Uyuyabilmek ya da uyuyamamak Bir ayrım daha..
Üst düzey yetkili bir laf etmişti geçen aylarda; ''Bizim bildiklerimizi bilseniz gece uyuyamasınız.''
Çok şey bildiğimden değil de...bildiklerim yetiyor diyelim...
Gece pasif görüş/termal görüş/kızılötesi v.s. son anda gerekli olabilir, esas olan radar görüntüsü. Hiç görmeden de atabilir yani radarla.. Hatırladığım/takip edebildiğim kadarıyla işleri rast gitmiyor bu bilgiler ulaşmıyor ve bi ikmal problemi yaşayıp bu mevzuya en yakın olan uçaklar geri dönmek zorunda kalıyor.
Son 15 yılda, sanal dünyada, çeşitli platformlarda, üzerinde emek ve zaman vererek binlerce yazı yazdım.
Son bir yıldır (belki daha fazla) içimden yazmak gelmiyor.
Yoruldum sanırım.
Fizik ve zihnen.
İlk yıllarda, sanalda bilmediğim insanlarla yazışmanın, tartışmanın bir yararı olacağı gibi safiyane bir hissim, hatta inancım vardı.
Giderek yok oldu.
Epeydir de böyle bir umudun olmadığını artık biliyorum.
Bu ülkede, hemen her konuda, insanlar kemikleşmiş bir zıtlaşma içindeler.
Bizim insanımız, tahsili ne olursa olsun, kendini eşit gördüğü her konuda, herşeyi bildiği gibi iddia ve duruş içinde.
Dinler gibi yapan, oysa "sıra bana gelsin de haddini bildireyim" bekleyişi içinde insanlar.
Neyse. Bu konuda da herkesin her şeyi bildiği inancı içinde kesiyorum.
Forumlar eski şaşasında değil. Sadece kavga var.
Sanal bu anlamda, artık, torun sepet, yazlık ve rakı masaları fotoğraflarının, kendine hayran insanların kendi fotoğraflarını paylaştığı bir anlamsız paylaşım ve sergi ortamına dönüştü.
Facebook'Tan nefret ediyorum. Twitter slogan yazışmacılığı.
Hissenete gelince.Dedim ya eski tadı kalmadı.
Bora abi'nin affına sığınarak;
Bana göre : Her şeyi isteyen birisi her şeyini riske etmiştir. Çok yakın da büyük olasılıkla herşeyini kaybedecektir. Veya çokşeyini kaybedecektir. ( Küççük tradef sezisi diyelim kimse ciddiye almaya haaa)
İki cibilliyetsizin, TV de Atatürk'ü itibarsızlaştırmanın denemelerinden olarak, Atatürk'ün manevı kızıyla karı koca hayatı yaşadıklarından başlayıp, annesinin Selanik gelenevinde çalıştığına kadar uzanan küfür hakaret dizisiyle devam etmeleri üzerinden neredeyse bir hafta geçti.
Devletin yöneticileri, bu devletin banisi ve vatandaşının büyük bölümünün hayırla yadedip sevdikleri Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan hakarete önemnli bir tepki vermediler.
Mensubu olduğu TSK ve Genelkurmay suskun.
Hani bu kadar hakareti uygun bulur gibi bir suskunluktalar.
Erdoğan ise bir hafta sonra, ABD ye giderken ayaküstü demeciyle duruma şöyle tepki verdi:
" Erdoğan, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a yapılan hakaretler için de "Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin. Olay yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Zaten önce gözaltı, sonra tutuklama işlemleri oldu. Nereye kadar uzar bunu yargıda göreceğiz.†yorumunda bulundu.
Atatürk'ün manevi kızıyla karı koca hayatı yaşadığı iddiasını atlayarak sadece Zübeyde Hanım için ifade edilen aşağılık duruma değinmiş...
Dediği de ezcümle "annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin"...
Hani neredeyse, kimilerince, "kendisi duruken annesine hakaret etmeyin"e çekilebilecek bir sade suya tirit yaklaşım...
Bu ülkenin en önemli müştereki olan Atatürk'ün değer yitirmesiyle kimse değer kazanacağını ummasın...
Adapazarı Demokrasi Meydanı'ndaki Atatürk anıtına tiner döküp ateşe veren, baltayla saldıran kişiyi halk linç etmek istedi. Üzerine doğru gelenlere balta ile saldırmak isteyen kişiyi, etrafını saran vatandaşlardan zabıta ekipleri güçlükle kurtardı.
http://www.hurriyet.com.tr/ataturk-a...tardi-40465891
Olay bugün güpegündüz kalabalık bir meydanda, halkın gözü önünde gerçekleşiyor.
Neler oluyor dersiniz?
Alışkın olduğumuz gibi yetkililer şimdi çıkar "bir meczubun işi" der olayın gazını alırlar.
Öyle mi acaba?
Atatürk'ün kendisine, manevi kızına, annesine en aşağılık küfür ve hakaretle TV de hem de bilim adamı kılığındakiler saldıralı 2 hafta oldu olmadı.
Hemen her konuda ilgili Erdoğan olayla ilgili olarak abcak bir hafta sonra, ABD ne giderken bir soru üzerine "annelere dokunmayın" talimatı verdi...!
Yani tersten anlayacaklar için Atatürk'e hakarete devam gibi bile anlaşılabilir bir cılız yaklaşım.
İmam ossurunca bu ülkede cemaat mıçar.
Erdoğan bu gerçeği bilmese 15 senedir hemen her seçimi kazanmaz.
Yapılan, sistematik olarak Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine saldırarak yeni Osmanlı'yı inşa etmektir.
Dün Erdoğan'ın AKP ne avdeti konulu genel kurulu izlediniz.
Osmanlı'ya özenenler ellerine Osmanlı kılığına benzer hangi kostüm geçtiyse kıyafet balosu gibi giyinip gelmişler.
Özlemleri bu.
Peki Atatürk kim?
Onların özlemlerini kökünden yıkan bir devrimci.
Böyle bir adam sevilir mi? Böyle bir adamın hemen her şehirdeki heykeli bir azap değil mi bu insanlar için?
Öyleyse kırın putları...
Yıkın.
|
|
15 yıllık AKP döneminde her türlüsü yapıldı da, asıl kaybımız vatandaşın önemli bir kesiminin devlete ve kurumlarına olan güven ve inanç yitimi ile hemen her konuda vatandaşın derhal "onlar ve bizler" olarak pozisyonunu alarak birlik beraberlikten çok uzak bir görüntü vermeleri.
Bu son derece tehlikeli ve düzeltilmesi zor bir eksikliktir.
Birlik beraberlik ve develete güven duygusunu yerleştirmek bir kaç kuşak boyu ciddi çaba ile sağlanmış bir olgu iken kaybı sadece ve sadece 10-15 yıl almaktadır.
Bakın hemen çok yakından bir örnek vereyim...Dün gece son derece elim bir helikopter kazası sonunda 13 askerimizi kaybettik.
Millet olarak acımız ortak ve çok büyük.
Buraya kadar tamam.
Ancak olay sonrasında TSK nın açıklamasını konu alan gazete haberlerinin altında vatandaşların yazdıkları, böyle bir konuda bile devlete ve kurumlarına güven kaybının ve zıtlaşmanın açık net örneğidir.
Bir kısım vatandaş olayın bir "kaza-kırım" olduğu açıklamasına inanmamakta, bunun terör örgütünün işi olduğunu ima ve hatta kimileri açıkça ifade etmektedirler.
Buna karşı bir kısım vatandaş da bunu yazanlara hakaret dolu yazılar yazmakta.
Bu sadece bir yakın örnek.
Bu olgunun temelinde son 15 senede, siyaseten bu damardan beslenen siyasilerin "bizler ve onlar" olgusunu hemen her konuda sergilemeleri ve vatandaşa güven veren bir çizgide çalışmamalarıdır.
Çok değil iki ay önce Anayasa referandumu öncesi, devletin en yetkili siyasi yöneticileri, "EVET deyin terör bitsin" demişlerdi.
EVET çıktı. Peki ne oldu verilen sözler?
Gene şehit haberleri doldurdu ortalığı.
Bu durumda sizce, referandumda EVET sonucu almak isteyen siyasi yöneticiler biz vatandaşları aldatmadılar mı?
Basit bir esnaf aldatmacasına benzer tarafı var mı bu durumun?
Siyasiler topluma karşı bu kadar sorumsuzca davranabilme özgürlüğüne sahip midirler?
Kim sorgulayacak bu sorumsuzca davranmayı kendilerine hak bizlere de reva gören siyasileri?
Vatandaşın devlete ve görevlilerine duyduğu güvenin kayıp olması yerine kolay kolay konulamaz yaşamsal önemde bir sosyal ve milli bir olgudur.
Yer İmleri