Sayfa 3/10 İlkİlk 12345 ... SonSon
Arama sonucu : 76 madde; 17 - 24 arası.

Konu: Saadet Zinciri, Ponzi ve Dolandırıcılık haberleri bilgi paylasim..

  1. Var Böyle Tipler adlı sosyal medya fenomeni piyasayı 100 milyon tl dolandırmış.

    Haberi: https://10haber.net/2023/10/19/kivan...tipler-274213/

    Başka Haberi: https://eksisozluk1923.com/var-boyle...iligi--7729273

    https://mediacat.com/kivanc-talu-ve-...cilik-iddiasi/

    Senelerdir tanıdığın, en yakınından darbe yemek kadar kötü birşey yoktur..

    Başka dolandırıcılık haberlerini eklemeye çalışacağım.

  2. İddialara göre, şubat ayından bu yana sürdüğü söylenen bu sistemde çift her yeni katılımcının aktardığı parayı öncekilere bölüştürerek bir süre mağdurları oyalamayı başardı ancak çifte 16 Ekim Pazartesi gününden sonra ulaşılamadı. Mağdurların arasında çiftin yakın arkadaşlarının yanı sıra, evde çalışan yabancı uyruklu bakıcı, şoför ve Beril Talu’nun manikürcüsü olduğu da söyleniyor. 42 mağdur önceki gün bir Whatsapp gurubunda toplandı ve bir avukata toplu vekalet vererek suç duyurusunda bulunacak. Ayrıca şahsi olarak savcılığa giderek suç duyurusunda bulunan başka mağdurlar da var. İfşa olmak istemedikleri için isimlerini gizli tutmak isteyen, birbirini tanımayan 3 farklı kadın mağdurla konuştuk. İşte, mağdurların iddiaları:

    ÇİFTİN evine ‘İngilizce oyun ablası’ olarak çalışmaya giden H.T. 3 ay kadar haftada 6 saati Talu ailesinin evinde geçirdi. H.T.’nin iddiasına göre, Beril Talu kendisiyle bir güven ilişkisi kurdu ve hakkında her şeyi öğrendikten sonra duygusal manipülasyonla onu dolandırdı. H.T. şu iddialarda bulundu: “Bir ay boyunca her gün beni aradı. Sanki biz çok benziyormuşuz gibi davranıp, hakkımda bir sürü bilgi edindi, hayallerimi öğrendi, ne kadar param olduğunu öğrendi. Beni duygusal manipülasyonla kandırdı. Zaten evlerini görseniz kanmama ihtimaliniz yok. Yalı gibi yerde oturuyorlar. Paramın gelmeyeceğini anladığımda artık geç olmuştu. Onları en son gören evde çalışan bakıcıları. Onu da silahla tehdit edip, sabah evden çıkıp gitmişler. Beril daha önce çalıştığı, global bir ajansı da 300 milyon TL dolandırdı ve davası hala sürüyor. En son kredi çektirip parasını aldığı manikürcüsüne yurtdışına kaçmadan önce gidip bir de oje sürdürmüş.”

    BİR arkadaşının aracılığıyla sisteme dahil olan F.A. ise sisteme ilk seferde 40 bin TL verip iki hafta sonra 60 bin TL aldığını, bu şekilde 3-4 kez para alışverişinde bulunduğunu söyledi. Çifti tanıyan arkadaşının da mağdur olduğunu ifade eden F.A. başından geçenleri şöyle anlattı: “Bize gelen reklam filmi listelerinden seçip bir bütçeye yatırımda bulunuyorduk. Ben 3-4 kez yatırım yaptıktan sonra en son 4 bin dolar gönderdim. Bu defa param gelmedi, süre uzadı ve kendilerine ulaşmaya çalıştığımda dolandırıldığımı anladım. Kurduğumuz WhatsApp grubunda ben en küçük yatırımcılardan biriyim, 1.2 milyon TL yatıranlar var aramızda. Doktor, mühendis, bir sürü meslek sahibi insan. Kimse deşifre olmak istemiyor. Bakıcılarının anlattığına göre çocuklarının pasaportu yokmuş. O yüzden Tiflis’e çıkmışlar ve burada çocuklarına pasaport çıkarttıktan sonra başka bir ülkeye gidecekleri söyleniyor.”

    DİĞER bir mağdur G.D. ise bu işte Talu çiftinin yalnız olmadığını, Emre T. ve Sofi T.’nin onlara yardım ettiğini düşündüğünü söyledi. Savcılığa hem Talu çifti hem de Emre T. hakkında suç duyurusunda bulunan G.D. şu ifadeleri kullandı: “150 bin TL’lik başka bir ödememin zamanı geçiyordu. Emre’nin verdiği bir IBAN’a 380 bin TL göndermiştim, 570 bin TL alacaktım. Paramı istediğimde bana yeni bütçeler gönderip “Paran geldi ama bak sistemde tut, iyice büyüsün, para oradan oraya dolaşmasın” diyorlardı. Ben de “Hayır, hesabımda göreyim” önce diye diretiyordum. Sonunda hesabıma hiç tanımadığım birinin adından 270 bin TL geldi. Onun sisteme giriş parasını direkt benim IBAN numarama yönlendirmişler. Sonra da ortadan kayboldular. Şimdi bana parayı gönderen kişi “Bana paramı verin ben bu işten çıkayım, yoksa ben de sizi şikâyet edeceğim” diyor. Bu işin içerisinde en az 80 mağdur kişi var içinde.”

    Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/...risti-42349092


    Filipinli bakıcı 83.000 TL dolandırılmış. Whatsapp yazışmaları var.
    Kaynak: https://www.patronlardunyasi.com/hab...a-cikti/293445

    Başka bir haber:


    Mağdurlardan ismini vermek istemeyen bir kişi, yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Eşim çok para verdi, sonra aldı tekrar verdi. 1 milyon kadar dolandırıldık. Daha fazla zarara da girebilirdik ama bu kadarla kaldık. Bize öyle güzel tatlı tatlı yaklaştı ki aklımıza kötü bir şey gelmedi.

    ÇALIŞTIKLARI ŞİRKETİ 20 MİLYON DOLAR DOLANDIRMIŞLAR

    Çalıştıkları şirketten de çıkarıldıklarını duyduk. Çalıştıkları şirketi 20 milyon dolar dolandırdıkları söyleniyor. İşten çıkarılmışlar, iftira atıldı demişler. 20 milyon nasıl dolandırdılar inanılır gibi değil. İşten çıkarılınca insanlara yanaşmaya başladılar. Çok güven veriyorlardı. 4 ay sürdü bize yaklaşmaları... Özellikle eşimi uzak tutmaya çalıştım ama Kıvanç'a çok güvendi, para verdi geri aldı, tekrar verdi. Bize çok iyi davrandılar. Çok büyük eksi bakiyelere de düşebilirdik. Kendimizi ucuz atlatmış olarak görüyoruz.

    '300 BİN VERİN 500 BİN GERİ GÖNDERİRİZ' DİYORLARDI

    300 bin isteyip 500 bin geri ödemeyi vaat ediyordu. Parası olan insan için güzel bir yatırım olduğu düşünülüyordu. Bildiğimiz, duyduğumuz 81 kişi dolandırıldı. Çok yakın arkadaşlarını da dolandırdılar. Arkadaşları, kuaförleri, manikürcüleri, şoförlerini bile dolandırmışlar. Portekiz'e kaçtıklarını tahmin ediyoruz.

    ANTİDEPRESAN VE UYUŞTURUCU DA KULLANIYORLARDI

    Evlerine ziyarete de gitmiştik. Çiftin psikolojik sorunları da var. Antidepresan kullandığını bizzat bize söyledi. Eşi de kendisi de ilaç kullanıyor. Uyuşturucu madde kullandığını da biliyoruz.

    100 BİN TL’YE KAZAK ALIYORDU

    Bu dolandırıcılıklar sadece lüks yaşam için. Marka mağazalara gidip 50-100 bin TL bir kazağa verip alıyormuş.

    AİLELERE DE ULAŞILAMIYOR

    Artık ailesine de ulaşılmıyor. Kaçtılar büyük ihtimal. Aileleri çok düzgündü, aileler işin neresinde bilmiyoruz. Bir kaç kişi dava açtı. Bu durum burada kalmaz, mutlaka bulanacaklar.

    ŞOV PROGRAMINA GİDİP “DOLANDIRICISIN” DİYE BAĞIRACAKTIM

    Şov programları da iptal oldu, yoksa programa gidip "Dolandırıcısın" diye bağıracaktım ama ortadan yok oldular. "

    Kaynak: https://www.patronlardunyasi.com/hab...vurgun-/293385

  3. Arkadaşlar, aşağıda yeni bir haber ekliyorum. Dikkat edin.

    İSPARK tuzağı ile dolandırıcılık

    İstanbul'da, birçok noktada park halindeki araçların üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSPARK logoları bulunan karekodlu etiketler yapıştırıldı. Etiketlerin üzerinde, 'Park borcunuzu ödemek için QR kodu taratınız' ve 24 saat içerisinde borcun ödenmesi gerektiği yazıyor. Etiketleri gören araç sahipleri ise durumu şaşkınlıkla karşıladı.

    Merkez Mahallesi'nde park edilen araçlara yapıştırılan yazıyı görenlerden Muhammet Çetinkaya, "Yazıcıdan çıkarmışlar yapıştırmışlar, yüzde 100 dolandırıcılık. İnsanlarımız buna kanmasın. Yazık günah insanlar paralarından olmasın. Böyle yollarla insanların cebindeki paraları sonuna kadar boşaltıyorlar" dedi.

    Hüseyin Yılmaz da, "İSPARK böyle yerlere gelmez. Ancak, ana caddelerde makbuzunu koyar. Bu dolandırıcılığa giriyor. Sahtekarlar Türkiye'de çok dolaşıyor. Ödemeye çalışan çıkmış olabilir" dedi.

    Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun, günümüzde yaşamı kolaylaştıran QR kodlarının dolandırıcı ve siber vurguncuların hedefinde olan bir uygulama haline geldiğini, bu konuda farkındalığın az olduğu için herkesin dolandırılmaya da müsait olabildiğini söyledi. Altun, QR kodu oluşturmanın çok basit olduğunu, internette bu konuda siteler bulunduğunu, istenen iban numarası veya herhangi bir hesap için saniyeler içerisinde QR kodu oluşturulabildiğini ifade ederek, "Bir restorana gittiğinizde menüleri kontrol etmek amacıyla telefonumuzu koda tuttuğumuz zaman bizi hangi siteye yönlendiriyor veya uzantıya götürdüğüne dikkat etmek lazım. Çünkü siz orada kullanıcı bilgilerini, parola ya da şifrenizi girerken çok dikkat etmek ve şüpheyle yaklaşmak gerek. Günümüzün en büyük değeri kişisel veriler. Orada cihazımızda bulunan cep telefonu numaramız, e-mail adresimiz, banka hesaplarımız, bize ait tüm kişisel verilerimiz hacklenebilir. Ayrıca QR kodu ile beraber bizi WİFİ'ye yönlendirebilir oradan virüs indirilebilir ya da cihazımıza uzaktan erişim sağlanarak hesaplarımız boşaltılabilir. Araçlara yapıştırılan QR kodu sahte bir siteye ait. Sizi İBB'nin aynısı bire bir kopyası bir site karşılıyor, orada siz banka hesaplarınızı adınızı, soyadınızı TC kimlik numaranızı araç bilgilerinizi giriyorsunuz; bilgilerinizi çalıyorlar. Saniyeler içerisinde hesaplarınızı boşaltıyorlar. Dolayısı ile sizi bekleyen en büyük tehlike mali bilgileriniz, paranız ve hesaplarınız. Bu konuda girmeden önce arama motorundan değil de sizi yönlendirdiği sitenin tarama yani adres çubuğundaki uzantısı 'gov' ise devlete ait bir sitedir, com, net, org, co diye bitiyorsa legal bir site değildir. İSPARK cezamızı e-devlet üzerinden bakıp kontrol edebiliriz. Bilişim teknolojisinde en zayıf halka insandır. Farkındalık ve bilincimizin artmasının şart olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

    İSPARK'tan yapılan açıklamada, "Değerli İstanbullular; Araçların üzerine şirketimizin logosuyla birlikte QR kod koyarak dolandırıcılık girişimi ile karşılaşılmıştır. Şirketimiz tarafından başvuru yapılan Sulh Ceza Hakimliği'nden ilgili siteye erişimin engellenmesi kararı aldırılmış ve failler hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. QR kod ile borç ödeme şeklinde bir uygulamamız olmadığını bildirir, dolandırıcıların muhtemel yeni girişimlerine karşı İstanbulluları uyarırız." ifadeleri yer aldı.

    Kaynak: DHA

  4. Farklı haberleri buraya ekliyorum. Kaynak: DHA.

    Sahte dekont ve bahis kuponuyla dolandırıcılığa 3 tutuklama

    Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, yaptıkları istihbarı çalışmalar sonunda sosyal medya hesapları üzerinden dolandırıcılık yapanların izine ulaştı. Harekete geçen ekipler, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde 15 Eylül tarihinde Menteşe'de operasyon düzenledi. Şüpheliler Serhat Öztürk, Bedrettin Ulakçı ve Şerafettin Döşeme'nin evlerinde yapılan aramalarda 343 bin 450 lira, 5 cep telefonu, 2 laptop ve 3 sim kart ele geçirildi. Yapılan araştırmada, şüphelilerin sosyal ağlarda takipçi sayısı yüksek olan bir hesapla çeşitli sahte görseller tasarladığı ve mağdurları da ikna ederek ‘yasal bahis’ adı altında yayınladıkları sahte kuponlar ile yüksek meblağlı banka dekontları ile kişileri ağlarına düşürdükleri saptandı.

    Öztürk, Ulakçı ve Döşeme'nin, mağdurlara düşük bir miktar ödeme karşılığında kupon satarak yüksek meblağlarda para kazanacakları vaadinde bulundukları, sonrasında ise oynanan kuponların tuttuğunu gösteren sahte dekontları hazırlayıp kazanılan tutarın alınması için 'işlem ücreti', 'vergi ücreti', 'banka bloke ücreti' adı altında para istedikleri ortaya çıktı. Şüphelilerin, bu paraları yatırmayan ya da yatıracak parası kalmayan kişilere ise sahte avukat kimliği gönderdikleri, avukatlarının haciz ve tazminat davası açmak üzere hazırladığı sahte dilekçe örneği ile mağdur vatandaşları tehdit ettikleri tespit edildi. Bu yöntemle Türkiye genelinde binlerce kişinin dolandırıldığı belirlendi. Şüphelilerin kullandığı hesap hareketleri incelendiğinde ise bir yılda yaklaşık 15 milyon lira para hareketinin olduğu saptandı. Gözaltına alınan ve polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Serhat Öztürk (28), Bedrettin Ulakçı (27) ve Şerafettin Döşeme (32) tutuklandı.

    Mail hesaplarını ele geçirerek 210 milyon lira dolandırdılar

    İstanbul'da bazı kişilerin banka hesaplarına yurt dışından yüklü miktarda para girişi olduğunu fark eden banka yetkilileri durumu emniyetle paylaştı. Bankanın ihbarı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, inceleme başlattı.

    Ekipler yaptıkları çalışmalarda, şüphelilerin yurt dışında bulunan kişi ve şirket mail adreslerini ele geçirerek yapılacak olan ihracat ve ithalat işlemlerine ait ödemeler sırasında kendi banka hesaplarına yönlendirip para transferi gerçekleştirdikleri tespit edildi.

    Şüphelilerin hesaplarına 210 milyon lira geldiğini belirleyen ekipler bu sabah 6'sı yabancı uyruklu olmak üzere 9 şüphelinin kaldığı adreslere operasyon düzenledi.

    Operasyonda 6 şüpheli yakalanırken yapılan aramada 177 bin lira para ele geçirildi. Şüpheliler işlemleri için emniyete götürüldü.

    Dolandırıcıların 'kötü ayakkabı' oyunu: Avukatların da aralarında bulunduğu 48 kişi adliyeye sevk edildi

    İstanbul, Antalya, Denizli ve İzmir'de düzenlenen operasyonda sabaha karşı İstanbul'da 25, İzmir'de 11, Antalya ve Denizli'de birer olmak üzere toplam 38 adrese eş zamanlı baskın yapıldı. Baskınlarda 5'i avukat 48 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramada 280 bin lira, 16 bin dolar ve 1500 Euro ele geçirildiği belirtildi.

    'İCRA BAŞLATIYORUZ' YALANIYLA PARA TOPLAMIŞLAR

    Polisin yaptığı çalışmalarda şüphelilerin hukuk bürosundan aradıklarını söyleyerek "Kargonuzu teslim almadığınız için borcunuz var. Hakkınızda icra takibi başlatılacak" yalanıyla kurbanlarını kandırdıkları öğrenildi. Daha sonra sözde 4-5 bin liralık borcu uzlaşarak "250 lira gönderin yeter" diyen şüphelilerin bu yolla yüzlerce kişiden para aldıkları iddia edildi.

    "BİLEREK KÖTÜ AYAKKABI GÖNDERMİŞLER"

    Dolandırıcılık Büro Amirliği tarafından yapılan çalışmalarda yıllardır organize bir şekilde dolandırıcılık yaptıkları şebekenin, anlaştıkları bir ayakkabıcı yardımıyla sipariş verenlere bilerek kötü, imitasyon ayakkabıların gönderdikleri ve müşterinin iade işlemi gerçekleştirmesini sağladıkları öğrenildi. Şebekenin daha sonra bu müşterilere iade işlemleri karşılığında borç çıkardıkları ve para aldıkları belirlendi.

    SERVETLERİ İNCELEME ALTINA ALINDI

    Öte yandan polis, şebeke üyelerinin 7 lüks otomobil, 7 ev, 2 dükkan ve 41 banka hesabından oluşan toplam 59 milyon liralık mal varlığı inceleme altına aldı. Suç gelirleriyle elde edildiği değerlendirilen bu servetin kaynağının neresi olduğunun belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Yetkililer olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdüğünü şüphelilerin için savcılıktan ek gözetim izni alındığını söylediler.

    Aydın Ağaoğlu'ndan yurtdışı numarasıyla iş vaadi dolandırıcılığına karşı uyarı

    Dolandırıcılar, Endonezya telefon koduyla, whatsapp üzerinden bir Türk şirketinde yönetici olduklarını belirterek 'Günlük iş ve para' vaadiyle Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu'nun telefonuna mesaj yoluyla ulaştı. Ağaoğlu 'Tüketici Konfederasyonu Başkanı' olduğunu belirtmesine rağmen, dolandırıcılar mesajlarına devam ederken, kamera karşısında kendisiyle iletişim kuran dolandırıcılara tekrar ulaşmak isteyen Ağaoğlu'nun mesajlarına cevap gelmedi. Ağaoğlu, mobil uygulamalar ve özellikle yabancı ülkelere kayıtlı telefon numaraları üzerinden iş ve yüksek ücret vaadiyle atılan mesajlar ve aramalara karşı vatandaşı uyardı.

    "2-3 BİN TL KAZANMAK İSTER MİSİNİZ?"

    Mesaj yolu ile Ağaoğluna ulaşan kişi, "Hızlı cevabınızı aldığım için çok heyecanlıyım diy yanıtladı ve devam etti. Adım Aylin Binuer.Çok ünlü bir online satış mağazasında işe alım sorumlusuyum. Çok ünlü bir marka. Bu haftasonu için yarı zamanlı iyi maaşlı bir iş veriyoruz, maaş günlük 2-3 bin TL'den başlıyor ve daha fazla. Depozito gerekmiyor, ilgileniyor musunuz?' diye bana bir olta atıldı. Ağaoğlu'nun "Ben de Tüketici Konfederasyonu Başkanıyım. Niye Endonezya hattından yazıyorsun?" şeklindeki sorusuna bu kişi, "Ah, endişelenmenize gerek yok. Bu, çevrimiçi bir şirket olduğumuz için şirketimiz tarafından çalışanları yönlendirmek için kullanılan sanal bir numaradır" yanıtını verdi. Dolandırıcıların amacını anlamak için sorular yönelten Ağaoğlu, "Güzel. Önerin nedir?" şeklindeki sorusuna ise, "İşiniz ürünleri beğenerek firmanın görünürlüğünü arttırmak. Bunu telefonunuzdan kolayca yapabilir ve her gün ekstra gelir elde edebilirsiniz. Tek yapmanız gereken sitede arama yaparak size göndereceğimiz linkteki ürünleri bulmak, sadece birini beğenmek ve beğendiğiniz ürünlerin düzenli ekran görüntüsünü bana göndermek ve bunu yaparak kişi başı 2-3 bin TL kazanacaksınız. Hergün bu işi yapmakla ilgilenir misiniz? Şirket politikamıza uygun olarak en azından yaşınızı öğrenebilir miyim?" cevabı geldi. Ağaoğlu, "Ben şu anda araba kullanıyorum daha sonra konuşuruz" cevabını vererek, telefonun ucundaki dolandırıcıyı oyaladı. Ağaoğlu, "Burada kullanılan hat Endonezya'ya bağlı bir hat. Yani bu dolandırıcılığın faillerinin yakalanması içi elimizde tek delil var bu numara. Bu numaranın da kime ait olduğu Endoznezya'da kayıtlı " şeklinde konuştu.

    "ŞEBEKE İŞİ O KADAR İLERLETMİŞ Kİ TELEFON NUMARAMA DİREKT MESAJ ATTI"

    TÜKONFED Başkanı Ağaoğlu, Pandemi, sel, deprem, komşudaki savaş gibi felaketlerin ardından ekonomik sıkıntıya düşen ve işini kaybeden insanlarımızın düştüğü dar boğazdan istifadeyle onları dolandırma amaçlı her gün yüzlerce siber ortam dolandırıcısı, yani bir kısım kötü niyetliler insanların peşine düşüyor. Yakın zaman öncesine kadar Instagram, Facebook gibi sosyal medya hesaplarından direkt mesajlarla; internet portalının işe alım sorumlusuyum diye tanınmış firmalarının ismini kullanmak suretiyle işe girmek isteyen, iş arayan insanları dolandıran bu şebeke, artık işi o kadar ilerletti ki benim cep numaramla kullandığım whatsapp numarama direkt mesaj gönderdi. Çok ünlü bir internet satış firmasının ismini kullanmak suretiyle 'Ona hafta sonu beğeni yapacaksın, günlük 2-3 bin lira para kazanacaksın' gibi cazip bir teklifle geldi" dedi.

    "TÜKETİCİ DİKKATLİ OLMALI; KAMU OTORİTESİ CAYDIRICI ÖNLEMLERİ ALMALIDIR"

    "Tüketici Konfederasyonu Başkanı olduğumu söylememe rağmen o kadar heyecanlanmış ki, size çok cazip reddedemeyeceğiniz teklifler sunuyoruz diyerek yazışmayı sürdürdü" ifadelerini kullanan Ağaoğlu, "Ben onu, o sırada araba kullandığımı söyleyerek öteledim. En kısa zamanda peşine düşeceğiz. Tüketicilerimiz dikkatli olsunlar, bizim bilişim okuryazarlığımız yok denecek kadar az. Mesela, geçen bana bir e-posta geldi, benim e-posta adresimin şifresini güvenlik açısından yenilemem gerekiyormuş, 'Şurayı tıklayın' diyordu. Hemen bunu yakınım olan, o konuyu bilen birine gönderdim, 'Oltalama-fishing' denen dolandırıcılık yöntemi dedi. Tıkladığınız anda bilgilerinize erişecek ve size her türlü kötülüğü yapabilecekler dedi. Tüketiciler çok dikkatli olmak zorunda, bilmedikleri linklere asla tıklamasınlar. Unutmasınlar ki bedava peynir sadece fare kapanında olur. Onun için cazip tekliflere kanmasınlar, bilmedikleri tanımadıkları linkleri asla tıklamasınlar. Bankadan, devlet kurumundan, BDDK'dan gelmiş gibi bir adres kullanıyorlar, onların logolarını kullanıyorlar aman dikkat. Bu noktada kamu otoritesinden de beklentimiz bir an evvel bilişim suçları dolandırıcılığına daha ağır caydırıcı yaptırımlar getirilmeli. Yani şu anda mevcut yaptırımlarla bunlar caymıyor. Yurtdışından aldıkları IP adresleriyle tüketicilere ulaşıyor ya da bir kısım sahte kimliklerle aldıkları ön ödemeli cep telefonu numaralarıyla tüketicileri dolandırıyor, mağdur ediyorlar. Tüketici dikkatli olmalı, kamu otoritesi de caydırıcı önlemleri gecikmeden almalıdır. Yabancı numara ve şüpheli kodlar gördüğümüzde aman uzak duralım" şeklinde konuştu.

    Mersin merkezli siber dolandırıcılık operasyonunda 14 gözaltı

    İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin 1,5 yıl süren çalışmasında dolandırıcıların, kişilerin sosyal medya hesaplarına 'Telif ihlali', 'Hakkınızda şikayet var', 'Kadına şiddet kampanyasına destek verin', 'Hayvan haklarına destek verin', 'Hesabınız kapatılacak' gibi mesajlar gönderip, uzantılı tuzak linkleri tıklatıp, kullanıcı adı ve şifreleri ele geçirdiklerini tespit etti. Şüphelilerin ele geçirilen hesapların sahiplerine, 'Yüksek miktarda para kazanıldınız' gibi mesajlar ve dekont göndererek, kazançlarını almaları için vergi ödemesi adı altında para istedikleri, ödeme yapmayanları ise tekrar farklı sahte avukat profilleriyle haklarında dava açılacağını, icra başlatılacağını söyleyip korkuttukları anlaşıldı.

    Hesaplardan yapılan paylaşımlar sonrası iletişime geçtikleri kişileri önce işlemlerde yüksek kazanç sağlama konusunda ikna edip sonra kazandıklarına dair sahte dekontlar gönderdikleri, kazançlarını almaları için vergi ödemesi adı altında para istedikleri, ödeme yapmayanları tekrar farklı sahte avukat profilleriyle haklarında dava açılacağını, icra başlatılacağını söyledikleri belirlendi. Dolandırılan kişilerin şikayetleri sonrası başlatılan soruşturmada MASAK, Gelir İdaresi Başkanlığı, bankalar, şans oyunları firmaları, operatörlerle yapılan yazışmalar ve gelen verilerin analizi sonrası, şüphelilerin hesaplarında 164 milyon 148 bin 414,32 TL para transferi olduğu, kazançların bitcoin, altın, araç alımı gibi yollarla hesaplardan çıkarıldığı tespit edildi.

    ELE GEÇİRİLENLER

    Soruşturmada, suça karışan 20 şüphelinin kimliği belirlendi. Şüphelilerin adreslerine, dron ve Özel Harekat polislerinin de desteklediği toplam 200 polisin katılımıyla Mersin ve Adana'da operasyon yapıldı, 14 şüpheli yakalandı. Gözaltına alınan şüpheliler, işlemleri için emniyete götürüldü. Adreslerdeki aramalarda 42 dijital materyal, 7 bin TL nakit, 400 bin TL değerinde çek, 310 bin 700 TL değerinde hesaba para yatırıldığına dair dekont, 1 kamyonet ve 2 otomobile el konuldu. Adreslerdeki aramalar sürüyor.

    İstanbul’da siber dolandırıcılık operasyonu: 3 şüpheli yakalandı

    İstanbul’da 3 şüpheli insanları arayarak kendilerini banka görevlisi olarak tanıttı. Şüpheliler aradıkları kişilere banka hesaplarında şüpheli işlem tespit ettiklerini belirterek bazı sorular sordu. Aldıkları cevaplarla aradıkları kişilerin banka hesaplarına erişen şüpheliler mevduat hesaplarındaki paraları başka banka hesaplarına aktardı. Telefon görüşmesinden sonra hesaplarından para çekildiğini görenler, polise giderek şikayetçi oldu. Şikayet üzerine polis ekipleri tarafından konuyla ilgili inceleme başlatıldı.İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapılan çalışmalarda çok sayıda kişiyi 300 bin lira dolandıran 3 şüphelinin kimlikleri ve kaldıkları adresler tespit edildi. Sözkonusu adreslere 20 Eylül’de operasyon düzenlendi. Operasyonda gözaltına alınan 3 şüpheliden 2’si çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken 1 kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı.

    9 ilde uzlaştırma yalanı ile dolandırıcılık şebekesine operasyonda 9 tutuklama

    İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, 'Sosyal medyadan küçük kızlarla sohbet etmişsiniz, aileleri şikayetçi' diyerek irtibata geçtikleri kişileri, avukat ve uzlaştırma yalanı ile dolandıran şüphelilere yönelik çalışma başlattı. İzmir merkezli İstanbul, Antalya, Adana, Mersin, Adıyaman, Tunceli, Mardin ve Diyarbakır'da, 10 Ekim'de düzenlenen eş zamanlı baskınlarda 22 şüpheli, yakalandı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda 1 tabanca, 10 mermi, çok sayıda banka kartları ve dekontları, laptop ve dijital eşyalar ile bir miktar esrar ele geçirildi. Emniyetteki işlemlerinin ardından 22 şüpheliden 7'si serbest bırakıldı, adliyeye sevk edilen 15 şüpheliden 9'u tutuklandı. 6 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Diyarbakır merkezli 3 ilde 'Hipnoz' operasyonu: 9 gözaltı

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, gelen ihbar üzerine internette alışveriş sitelerinin kopyasını yaparak dolandırıcılık yapanlara yönelik çalışma başlattı.

    Yapılan araştırmada, şüphelilerin, alışveriş için siteye giren vatandaşları, güvenli ödeme vaadiyle linkler gönderip parasını hesaplarına geçirerek dolandırdıkları tespit edildi. Müşteri gibi davranıp, şüphelilerle internet üzerinden iletişime geçen polis, Diyarbakır, Antalya ve Mersin'de olduklarını belirledi. Ekipler, şüphelilere yönelik 3 ilde ‘Hipnoz' adı verilen operasyon düzenledi. Operasyonda Y.A., Ş R., S.D., V.Ö., S.O., M.A., B.A., B.A. ve S.K.’yı gözaltına aldı. Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramada, yüklü miktarda nakit para, 15 cep telefonu, 1 laptop, 4 pos cihazı, 30 banka kartı ve 20 sim kart ele geçirildi. 9 şüphelinin emniyetteki işlemleri sürüyor.

    Asayiş Şube Müdürü Süheyl Zaim, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya'nın talimatlarıyla suçla sinerjik projesinin başlatıldığını belirtti. Dolandırıcılıkla ilgili olarak uyarıda bulunan Zaim, “Dolandırıcılar yeni yöntemlerle vatandaşlarımızı mağdur etmeye ne yazık ki devam ediyorlar. Alışveriş sitelerine girenleri tuzağa düşürüyorlar.

    Çok bilinen internet alışveriş siteleri taklit ederek profesyonel ve birebir ara yüzlerle kullanıcıları inandırıyor, ikna ediyorlar. Üstelik arama motorlarına sponsorlu reklam vererek üst taraflara çıktıkları için şüphe de duymuyorlar. Adeta hipnoz ediyorlar. Biz buna bir çeşit dijital hipnoz tekniği diyoruz. Güvenli ödeme bahanesiyle bir link gönderiyorlar ve bu link üzerinden ödeme yapılmasını sağlayarak vatandaşlarımızı dolandırıyorlar" dedi.

  5. Anadolu Ajansı'nda Zeynep Yeşildal'ın haberi:

    İstanbul'da "yüksek karlı gizli fon" vaadiyle yaşanan dolandırıcılık iddiasıyla aralarında Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fenando Muslera gibi isimlerin de bulunduğu müştekilerin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, 7 sanığın 3 yıldan 216 yıla kadar değişen oranlarda hapsi istendi.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydedildi.

    İddianamede, aralarında Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Arda Turan ve Buse Terim Bahçekapılı gibi isimlerin de bulunduğu 18 kişi müşteki, 7 şüpheli ise sanık sıfatıyla yer aldı.

    İddianamede, müşteki Bülent Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Erzan'a çalışsa da ulaşılamadığı ve Erzan hakkında suç duyurusunda bulunduğu ifade edildi.

    Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş adamları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve yine kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği anlatıldı.

    İddianamede, müştekilerin sanığa verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturarak bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atarak müştekilere teslim ettiği şeklinde gelişen olayda sanık Erzan'ın dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydedildi.

    Müşteki Fernando Muslera'nın ifadesine de yer verilen iddianamede, 2022'de sanık Erzan tarafından parasını değerlendirme amacıyla defalarca arandığını, Erzan'ın kendisine "yüksek getirisi olan bir fon olduğunu, bu fonun kurumsal bir fon olduğunu, Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu bu fonu yönetiyor" diyerek kendisini de bu fona para yatırmaya ikna ettiğini söylediği belirtildi.

    İddianamede, Muslera'nın sanık Erzan'a farklı zamanlarda toplam 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiğini, kendisine Erzan tarafından ıslak imzalı ve kaşeli evrak verildiğini söylediği belirtilerek, devamında kendisinin "Sen hiç merak etme, bu kurumsal bir fon, paran güvende rahat ol, paranı geri alacaksın, bu kurumsal fonun zamanının şaşmasının tek nedeni deprem, bu sebeple her şey aksadı. Yoksa Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu'nun yönettiği bir fon asla aksamazdı" gibi sözlerle oyalandığını söylediği belirtildi.

    Muslera'nın 700 bin doları geri aldığını ancak kalan parasını alamadığını söylediği aktarılan iddianamede, müşteki Arda Turan'a arsa sattırarak üzerine 33 milyon liralık kredi çektirdiği ve toplam 7 milyon 500 bin dolar dolandırdığı vurgulandı.

    İddianamede sanık Erzan'ın ifadesine göre, daha önce borsada yaptığı işlemlerden dolayı işlerinin iyi gitmediğini, bu süreçte müşteki Bülent Çeviker'i "Bizim çok büyük özel müşterilerimize yaptığımız işlemler var. Bunları banka içerisinde yapmıyorum. Bankanın ayrı özel bir bölümü olup sadece çok zengin müşteriler ile yaptığımız işlemlerdir. Bu sebeple parayı hesabınızdan çekin ve banka dışında bana teslim edin." sözleriyle kandırdığını ifade ettiği belirtildi.

    Erzan'ın diğer müştekilerden yine aynı şekilde yüksek kar vaadiyle paralarını aldığını söylediği belirtilen iddianamede, sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istendi.

    İddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ve 65 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.

    İddianame İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi, sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.

    Öte yandan aralarında sanık Seçil Erzan ve bazı banka yöneticilerinin de bulunduğu 11 sanık hakkında "bankacılık zimmeti" suçundan takipsizlik kararı verildiği öğrenildi.

    Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/gundem/ista...mlandi/3032201

    *******************************
    İhlas Haber Ajansından Sema Demir'in haberi:

    Yüksek kâr getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış sporcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 18 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, aralarında Buse Terim Bahçekapılı, Emre Belözoğlu, Emre Çolak, Fernando Muslera, Arda Turan, Selçuk İnan, Volkan Bahçekapılı’nın da bulunduğu 18 kişi ’müşteki’ sıfatıyla yer alırken; Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can’un bulunduğu 7 kişi ise ’şüpheli’ sıfatıyla her aldı.

    Güven ilişkisine dayanarak parayı teslim etti, daha sonra Erzan’a ulaşamadı

    Hazırlanan iddianamede, Denizbank’ın Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan’ın, müştekilerden Bülent Çeviker’den kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden aldığı, 3 Nisan’da 3 milyon olarak iade edeceğini bildirdiği, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verildiği ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı anlatıldı. Şüpheli Erzan’a ulaşamayınca durumun bankaya bildirildiğinin aktarıldığı iddianamede, banka tarafından araştırma yapılmaya ve Seçil Erzan’a ulaşılmaya çalışıldığı ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmaya başlandığı kaydedildi.

    Fatih Terim’in ismini vererek fona dahil olduğunu söylediği belirtildi

    Mağdurların kamuoyunda tanınmış sporcular, iş adamları, hekim gibi çeşitli meslek gruplarına sahip kişiler olduğunun belirtildiği iddianamede, mağdurların hepsinin alınan beyanlarında şüpheli Seçil Erzan’ın kendilerine yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu söylediği, ayrıca kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği şeklinde benzer ifadelerin bulunduğu aktarıldı. Gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığı, müştekilerin Şube Müdürü olan şüpheli Erzan’a teslim ettikleri paraları başından itibaren yatırım amacıyla ve banka müdürü sıfatıyla sağladığı güven sebebiyle verdikleri kaydedildi.

    Müştekileri yatırım yapmaya ikna ederek menfaat sağladığı ve sahte belgeler oluşturduğu aktarıldı

    Şüpheli Erzan’ın yıllardır kazandığı bankacılık tecrübesinin sağladığı kolaylığı da kullanarak müştekilerle teker teker görüşerek aslında hiç olmayan bir fona, bu fon varmış gibi inandırdığının belirtildiği iddianamede, müştekileri yatırım yapmaya ikna ederek menfaat sağladığı, daha da inandırıcı olmak için zaman zaman müştekilerin yanında birileriyle telefonda konuşarak bankacılık literatüründe yer alan ISIN kodu gibi tabirler kullanarak karşı tarafa verdiği güveni daha da pekiştirdiği, bununla birlikte müştekilerin verdikleri paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup bu belgelere banka kaşesi vurup, ıslak imzasını atarak müştekilere teslim ettiği aktarıldı.

    Hazırlanan iddianamede, şüpheli Erzan’ın, müşteki Çeviker’i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdığı, müştekinin hesabındaki 2 milyon 198 bin Amerikan doları parayı eşi olan müşteki İnci Çeviker’in aynı gün şüpheli Erzan’a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük’e teslim ettiği, daha sonra sahte olarak üç adet banka kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdiği, bankada müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk’ünde ıslak imzasını attığı belirtildi. İddianamede şüpheli Erzan’ın, diğer şüpheliler Ali Yörük ve Atilla Yörük’e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiği de kaydedildi.

    "Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım’’

    Şüpheli Erzan’ın ifadesine de yer verilen iddianamede, şüphelinin "Ben Fatih Terim’den bu zamana kadar fon adı altında para almadım ancak 2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim’in finansal danışmanı bendim. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı’’ dediği aktarıldı.

    Kim ne kadar para yatırdı

    İddianamede, müştekilerden Buse Terim Bahçekapılı’nın 190 bin Amerikan Doları verdiği, Emre Belözoğlu’nun bu fona para yatırması için bir kısmını Volkan Bahçekapılı ile göndermek suretiyle toplamda 4 milyon 292 bin doları şüpheli Erzan’a teslim ettiği, Fernando Muslera’nın 1 milyon 200 bin dolar teslim ettiği ancak şüpheli Erzan’ın bu paranın 700 binlik kısmını geri vererek 500 bin dolar dolandırdığı kaydedildi. Öte yandan şüpheli Erzan’ın Arda Turan’dan 13 milyon 900 bin dolar nakit elden para alıp sadece 6 milyon 400 bin doları fon getirisi olarak geri vermek suretiyle 7 milyon 500 bin dolandırdığı belirtildi. Şüphelinin Selçuk İnan’dan ise 3 milyon 685 bin dolar alıp bunun 2 milyon 150 binini fon getirisi olarak geri iade ederek toplamda 1 milyon 535 bin dolandırdığı kaydedildi.

    ‘Bankacılık zimmeti’ suçundan takipsizlik verildiği belirtildi

    Öte yandan şüpheli Seçil Erzan hakkında önce ‘bankacılık zimmeti’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından soruşturma başlatıldığının belirtildiği iddianamede, ‘bankacılık zimmeti’ suçunun oluşabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) rapor istenildiği ancak ihbar şartı yerine getirilmediğinden takipsizlik kararı verilerek soruşturmaya ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçundan devam edildiği de aktarıldı.

    216 yıla kadar hapis talebi

    Hazırlanan iddianamede şüpheli Seçil Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 66 yıldan 216 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 6 şüphelinin ise 3 yıl ile 65 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.

    ***************************

    Demirören Haber Ajansından Özden Atik'in haberi:

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Galatasaraylı eski futbolcular Selçuk İnan, Emre Çolak, Emre Belözoğlu, Arda Turan, Fernando Muslera ile Buse Terim, Buse Terim'in eşi Volkan Bahçekapılı, eski kulüp tercümanı Musa Mert Çetin ve Emre Çolak’ın kardeşi Emrah Çolak gibi 18 isim şikayetçi olarak yer aldı. Seçil Erzan, Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.

    2 MİLYON DOLARI ELDEN VERMİŞ

    İddianamede, şikayetçi Bülent Çeviker'in Levent Büyükdere Caddesi Şubesi müdürü olarak çalışan şüpheli Seçil Erzan'ın 31 Mart 2023 tarihinde kişisel güven ilişkisine dayanarak 2 milyon dolar parayı değerlendirmesi amacıyla elden alarak 3 Nisan 2023 tarihinde 3 milyon dolar iade edeceğini bildirdiğini, bunun karşılığında da müşteriye yazılı bir evrak verdiğini ancak şube müdürüne ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığını, bu durumu bankaya da bildirdiği, banka tarafından araştırma yapılıp Seçil Erzan'a ulaşılmaya çalışıldığı, ancak ulaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı Erzan'ın hakkında suç duyurusunda bulunulduğu kaydedildi. Banka bünyesinde 2023 yılının Nisan ayına kadar şube müdürü olarak görev yapan şüpheli Seçil Erzan hakkında bu dosyada yer alan eylemlere ilişkin olarak "Bankacılık zimmeti" ve "Nitelikli dolandırıcılık" suçlarından soruşturma başlatıldı.

    YÜKSEK GETİRİLİ FON OLDUĞUNA İKNA ETTİ

    İddianameye göre, şubenin 1 Mart 2023 ile 7 Nisan 2023 tarihleri arasındaki kamera kayıt görüntülerinin incelendiği, banka müdürü odasını gösterir toplam 77 adet görüntünün incelendiği ve aynı kişilerin farklı günlerde giriş çıkışları tespit edildi. Şüpheli Seçil Erzan'ın sadece özel müşterilerin dahil edildiği, yüksek getirisi bulunan bir fon olduğunu, bu fona Fatih Terim gibi kamuoyunda tanınmış isimlerin de dahil olduğunu söyleyerek müşteki Bülent Çeviker'i bu fona para yatırması için ikna ederek kandırdı. Bülent Çeviker'in hesabındaki 2 milyon 198 bin doları eşi İnci Çeviker'in çekerek aynı gün Seçil Erzan'a teslim etmesi için şüpheli Ali Yörük'e teslim etti. Şüpheli Erzan'ın sahte olarak üç adet banka kaşesi ve kendi ıslak imzası bulunan sahte belgeleri oluşturup müştekilere verdi. Bu belgeye ise bankada müdür yardımcısı olarak çalışan Asiye Öztürk de ıslak imza attı. Banka Teftiş Kurulu Ön İnceleme Kurulu Raporunda şüpheli Erzan'ın şüpheliler Ali Yörük ve Atilla Yörük'e zaman zaman müştekilerden elde ettiği paraları taşımada yardım ettiği ve paraya ihtiyacı olduğu zaman tefecilerden para bulma konusunda yardımcı olduklarını söyledi. Seçil Erzan'ın telefonunda şüpheli Ali Yörük ile yazışmalarının bulunduğu, Ali Yörük'ün "Müdür napıyoruz" dediği, Seçil'in "Benden haber bekleyin" diye cevap verdiği tespit edildi. Şüpheli Asiye Öztürk ise ifadesinde bilmediği belgeleri imzaladığını ikrar etti. Şüpheliler Seçil Erzan, Asiye Öztürk, Atilla Öztürk ve Ali Yörük'ün başından itibaren fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek iştirak halinde müştekileri dolandırdıkları ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşıldı.

    14 EYLEM YER ALDI

    İddianamede, Seçil Erzan'ın diğer şüphelilerle birlikte gerçekleştirdiği 14 eylem tek tek anlatıldı. Seçil Erzan'ın Florya Şube müdürüyken Galatasaray Spor Kulübü ile çalıştıkları sırada, Arda Turan'ı arayıp "Bir fon var, 5 koyup 10 alıyorsun ancak acil para gerekli" dediği, bunun üzerine Turan'ın kendisine çok yardımcı olduğunu, yurtdışından para getirdiğini, evini satıp para getirdiğini belirterek 13 milyon 900 bin dolar paradan, 6 milyon 400 bin doları ödediğini geri kalanını ödemediğini belirtti.

    ARDA TURAN: "BU OLAY BENİ ÇOK YIPRATTI"

    Şikayetçi Arda Turan ise Seçil Erzan'ın kendisini sık sık arayıp bunaltması üzerine bahsettiği fona yatırması için önce 3 milyon doları elden verdiğini, Erzan'ın kendisini "Bu fona kim ne kadar yatırdıysa ona göre kazanç sağlayacak, bu bir faiz değil' diyerek kandırdığını söyledi. 13 milyon 900 bin doları elden verdiğini, kendisinin de 6 milyon 400 bin doları geri ödediğini, kendisine banka kaşeli ve ıslak imzalı belge verdiğini belirterek "Yıllardır çalışıp kazandığım bütün paramı emeğimi Seçil Erzan beni kandırarak yok etmiştir. Çok üzgünüm, bu olay beni çok yıprattı. Bütün birikimim bir anda gitti" dedi.

    EMRE BELÖZOĞLU: "TÜM BİRİKİMİMİ KANDIRARAK ZİMMETİNE GEÇİRDİ"

    Şikayetçi Buse Terim Bahçekapılı ifadesinde, Seçil Erzan'ın kendisine halasının oğlu Terim Arıcan aracılığıyla ulaştığını, 20 civarında güvenilir kişinin dahil olduğu yüksek getirili fon olduğunu söylemesi üzerine yatırım amacıyla birikmiş 3 milyon 600 bin lirasını gönderdiğini, bu paranın 190 bin dolara çevrildiğini, bu paranın geri ödenmediğini belirtti. Buse Terim'in eşi Volkan Bahçekapılı ise, Emre Belözoğlu'nun kuzeni olduğunu belirterek şüpheli Erzan'ın yüksek getirili fon olduğunu söylediği, eşi ve Fatih Terim'in de bu fona para yatırdıklarını, kendisinin nakit parası olmadığı için Emre Belözoğlu'na fondan bahsettiğini, Emre'nin kendisine ilk olarak 1 milyon 492 bin doları vererek Erzan'a teslim ettiğini, toplamda 2 milyon 892 bin doları teslim ettiğini, paralara ilişkin herhangi bir dekont da almadığını, sonrasında Erzan'ın kendisine 3 kaşeli belge verdiğini söyledi. Emre Belözoğlu da Volkan'a verdiği paralara ilişkin toplam da 3 milyon 300 bin dolar fonda alacağı olduğuna dair Erzan tarafından belge verildiğini söyleyerek "23 yıldır futbolcuyum, 2 senedir teknik direktörüm. 13 yaşımdan beri aileme bakıyorum. Tüm birikimimi beni kandırarak zimmetine geçirmiştir" dedi. Şüpheli Seçil Erzan savcılıkça alınan ilk ifadesinde, bankadan alakasız olarak kaşeleri kendisinin hazırlayıp imzaladığını, Volkan Bahçekapılı'yı fona katılması için aradığında, "Çok kısa süreliğine yüksek getirisi olan bir fon var, aman bu husus duyulmasın, Fatih Terim hocanın da fondan haberi var. Sen de girmek ister misin" dediği iddianamede yer aldı. Şikayetçi Nestor Fernando Muslera ise Seçil Erzan tarafından defalarca arandığını, fona para yatırmak üzere ikna edildiğini, kendisine toplam 1 milyon 200 bin dolar verdiğini, 700 bin dolarının iade edildiğini ancak 500 bin dolar parasını ve vaat edilen parayı alamadığını belirtti.

    MÜŞTEKİLER TOPLAM 25 MİLYON 770 BİN DOLAR DOLANDIRILDI

    İddianamede, 18 müştekinin toplamda 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 bin lira dolandırıldığı belirtildi. İddianamede, mağdurların kamuoyunda tanınmış sporcular, iş adamları, hekim gibi çeşitli meslek gruplarına sahip kişiler olduğu, hepsinin beyanlarında şüpheli Seçil Erzan'ın kendilerine yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve yine kamuoyunda tanınmış Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek bu fona para yatırmaya ikna ettiği kaydedildi. Gerçekte böyle bir fonun hiç olmadığı belirtilen iddianamede, şüpheli Seçil Erzan'ın 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istenirken; diğer 6 şüphelinin ise 3 yıldan 65 yıla kadar değişen oranlarda hapisleri istendi. İddianame, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Şüpheliler önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.

    ZİMMET SUÇUNDAN TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ

    Seçil Erzan ve bankanın bazı yöneticilerinin de arasında bulunduğu 11 şüpheli hakkında ise bankacılık zimmet suçundan yazılı başvuru şartının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) gerçekleşmediği belirtilerek takipsizlik kararı verilmişti.

  6. Diken adlı internet sitesinde Canan Coşkun'un haberi:

    Denizbank’ın bir şube müdürünün tutuklanması üzerine patlak veren ‘skandal dolandırıcılık’ soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede müştekilerin ifadelerine de yer verildi.

    Bugün mahkemece kabul edilen iddianamede şube müdürü Seçil Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 216 yıla kadar, ‘işbirlikçi’ altı şüphelinin de üç yıldan 65 yıla kadar hapsi isteniyor. Bu isimler şunlar: Ali Yörük, Atilla Yörük ve Nazlı Can (tutuklu), Kerem Can, Hüseyin Eligül ve Asiye Öztürk (tutuksuz). Beş isim Erzan’ın tanıdıkları. Öztürk ise Erzan’ın döneminde Denizbank Levent Büyükdere Şubesi’nde operasyon müdürü olarak görev yapıyordu.

    Savcı Ebru Baran Celep’in hazırladığı iddianamede soruşturma kapsamında adı sıkça zikredilen Fatih Terim’in kızı Buse Terim, damadı Volkan Bahçekapılı ve Buse Terim’in kuzeni Terim Arıcan, eski Galatasaraylı futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu, Selçuk İnan ve Emre Çolak, eski kulüp tercümanı Musa Mert Çetin ve Emre Çolak’ın kardeşi Emrah Çolak, halen Galatasaray’ın kalesini koruyan futbolcu Fernando Muslera dahil 18 kişi müşteki olarak yer aldı.

    İddianameye göre 18 müşteki toplamda 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 bin lira dolandırıldı.

    Müştekilerin ifadelerinden öne çıkan kısımlar şöyle:

    Bülent Çeviker: Seçil Erzan Kasım 2022’de Bağlar Mahallesi’ndeki işyerime geldi. Özel müşterilerin yararlanabileceği özel bir fon olduğunu söyledi. Büyük meblağlarda para yatırıp yüzde 27 kar ile geri ödeyeceğini vadetti. O dönem Denizbank’ı temsilen bu fonu satın alacaklarını belirtmişti, fakat en az 3 milyon dolar teslim edilmesi gerektiğini söylemişti. O dönem o kadar nakit param olmadığı için teklifi kabul edememiştim. Şubat 2023’te evimize geldi. Daha önce vadettiği şekilde bir fondan bahsetti, fakat bu sefer Fatih Terim gibi tanınmış ünlü kişilerin de bu fona yatırım yaptığını söyledi. Fatih Terim’in fonunun altında daha küçük meblağlı yani minimum 2 milyon dolar boşluk oluştuğunu ve bu fonları satın alabileceğimi söyledi. Bu imkândan sadece nakit olarak özel müşterilerin yararlanabileceğini ve bu paranın Denizbank’ın fonuna gönderileceğini, genel müdürlüğün bundan haberi olduğunu ve onlar tarafından saklamaya teslim edileceğini söyledi. Aramızdaki güvene dayanarak ve parayı bankaya teslim ettiğimi düşünerek hesapta bulunan parayı nakit olarak Erzan’ın yönlendirdiği Ali Böcügöz’e teslim ettik. Bu para karşılığında Seçil Erzan’dan bu zamana kadar üç adet belge teslim aldım. Bu belgeler hem Denizbank kaşeli hem de Seçil Erzan’ın bizzat ıslak imzasını içermektedir.

    Bülent Çeviker’in eşi İnci Çeviker’in anlatımına göreyse, Erzan, sözünü ettiği yatırım fonunda ‘GS eski teknik direktörü Fatih Terim’in de yüklü miktarda parası olduğunu’ söylemişti.

    Fatih Terim’in damadı Volkan Bahçekapılı’nın ifadesine göre Erzan telefonda bankaya ait 22 kişilik özel bir fon olduğunu, fonu Hakan Ateş’in ve Mehmet Aydoğdu’nun oluşturduğunu ve yüksek getiriye sahip olduğunu söyledi. Erzan, Buse Terim ve Fatih Terim’in de bu fona para yatırdığını söyledi. Bahçekapılı, bu konuda eşi Buse Terim’e danıştı, o da fonda parası olduğunu söyledi.

    Emre Belözoğlu, Erzan’ın sözünü ettiği fonun Hakan Ateş ve Mehmet Erdoğdu tarafından kurulduğunu söyleyerek kendisini kandırdığını söyledi. Belözoğlu, Erzan’a toplamda 4 milyon 292 bin dolar verdiğini aktardı.

    Buse Terim’in kuzeni ve çalışanı Terim Arıcan’ın ifadesine göre Erzan bir gün kendisini arayarak ‘Hakan Ateş’in ve çok daha fazla güvenilir kişinin içerisinde olduğu bir hazine fonu olduğunu’ söyledi. Buse Terim’in de Denizbank’ta mevduat hesabı olduğunu, parasını bu fonda çok iyi değerlendirebileceğini söyleyen Erzan, bu konuyla ilgili Buse Terim’le konuşmasını rica etti. Arıcan, bu teklifi değerlendirdikten sonra 3 milyon 600 bin TL’yi Erzan’a şubedeki odasında teslim ettiğini aktardı.

    Arda Turan da, Erzan’ın kendisine Hakan Ateş’e ait bir fon olduğunu söylediğini aktardı. Turan, Erzan’a elden parça parça toplam 13 milyon 900 bin dolar verdiğini, 6 milyon 400 bin dolar ödeme aldığını söyledi.

    Dolandırılan kişilerden Nurettin Gözaçan’sa ifadesinde, Erzan’ın oğluyla kendisini Levent şubesindeki odasında ağırladığını söyleyerek şunları aktardı: “Bize fondan bahsetmeye başladı. Tabii biz yanımızda 292 bin dolar götürmüştük. Bize fon içerisinde çok ünlü şahıslar olduğunu söyledi. Örnek olarak Fatih Terim, Arda Turan gibi isimleri söyledi. Hatta masasının üzerinde görünür şekilde Fatih Terim imzalı evrakları vardı.”

    İddianamedeki anlatıma göre Erzan müşteki Bülent Çeviker’den ‘kişisel güven ilişkisine dayanarak’ değerlendirme amacıyla 31 Mart’ta elden 2 milyon dolar aldı. Bunu yaparken 3 Nisan’da 3 milyon dolar olarak iade edeceğini söylemişti, bunun karşılığında da Çeviker’e yazılı bir evrak vermişti. Çeviker, Erzan’a ulaşamayınca durumu bankaya bildirdi. Banka da araştırmaya yapmaya ve Erzan’a ulaşmaya çalıştı, ancak başarılı olamayınca savcılığa suç duyurusunda bulundu. İstanbul 1’inci Sulh Ceza Hakimliği de kaçma ihtimali bulunması sebebiyle 7 Nisan’da Erzan’ın yurt dışına çıkışını yasakladı. Aynı hakimlik, ‘suçların niteliği ve dosyadaki mevcut bulgular sebebiyle’ 10 Nisan’da dosyaya kısıtlılık getirdi.

    Erzan da 11 Nisan’da Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yakalanarak gözaltına alındı.

    İddianamede Erzan’ın cep telefonunda soruşturma konusu eylemlerle ilgili yazışmaların bulunduğu, özellikle Whatsapp yazışmalarının çoğunun silindiği belirtildi. Elde edilen yazışmalarda Erzan, karşı taraftan süre istemiş, onları oyalamıştı. Erzan’a ait diğer telefonda da el çok sayıda isim ve tutarın yazıldığı ajanda sayfalarının fotoğrafları bulundu.

    Erzan, ilk ifadesinde müştekilerin kendisine inanmaları için ‘bankayla tamamen alakasız bir şekilde belge hazırladığını, kaşelediğini ve imzalayarak teslim ettiğini’ söylemişti. Bu ifadesinden sonra 3 Mayıs’ta ek bir ifade daha vermiş ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini aktarmıştı.

    İddianamede Erzan’ın ek ifadesine de yer verildi. Erzan’ın ifadesi şöyle:

    “8 Nisan Cumartesi günü Denizbank Avrupa-1 Bölge Müdürü Sermin Hanım Çorlu’daki evime beni görmeye geldi. Daha öncesinde beni telefonla arayıp halimi hatırımı sormuştu. Bana ‘Burada kalmayabilirsin, otelde ya da istersen benim evimde de kalabilirsin’ dedi. Yanında koruma gibi birileri vardı. Daha doğrusu evimin önünde dört beş tane adamın beklediğini gördüm. Geldikleri araçlar bankanın araçlarıydı.”

    “Sermin hanım benimle görüştükten sonra gitti. Bir gün sonra beni korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürdüler. Koluma serumlar takılarak bana ‘Bu işi banka dışında yaptın’ diye söylettirdiler. Tam olarak Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) vardı. Bu şahıslar 8 Nisan Cumartesi günü sabahtan akşama kadar benim yanımdaydılar. Bana sürekli ‘Olayda zimmet yok. Evet, senin bankacılık hayatın biter belki, ama hayatına bir şekilde devam edersin. Bu olay zimmet değil’ şeklinde sözler söyleyip baskı kurdular.”

    “9 Nisan Pazar günü akşam saatlerinde bu sefer Hakan Ateş bankaya geldi. Bulunduğumuz toplantı salonuna girerek ‘Kızım biz zaten insanların parasını vereceğiz, ama ortada bir enkaz var. Kimden ne aldıysan söyle. Zaten bu bir zimmet değil. Zimmet olsa yıllarca içeride çürürdün, bu sebeple de kendin banka dışında ne aldıysan onları söyle. Sen bizi koru, biz de seni koruruz. Seçil’e hemen bir avukat tutalım, avukatını ben tutacağım, sağlık sigortanı iptal etmeyelim, annenin hastalığıyla da ilgileneceğim’ dedi. Orada bulunan herkes olayın zimmet olmadığını söyledi.”

    “Sonra aynı gün beni İstanbul Göktürk’teki ikametime yolladılar. Sermin Tekin de benimle birlikte geldi. Sermin Tekin bana ‘Evde detaylı arama yap. Beni seni üç dört saat de olsa beklerim. Bütün notlarını, kağıtlarını bana getir’ dedi. Ben de evde her yeri arayıp ajandamı ve notlarımı bulup Sermin hanıma verdim. Aynı gün beni korumalar eşliğinde Çorlu’ya gönderdiler. Korumalar beni her yerde takip ediyordu. O sırada arkamda Güvenlik Bölüm müdürü dahil isimlerini tam olarak hatırlayamadığım üç kişi vardı.”

    “Beni 10 Nisan Pazartesi günü korumalar eşliğinde Zincirlikuyu’daki genel müdürlüğe getirdiler. Hem 9 Nisan Pazar günü hem de 10 Nisan Pazartesi günü Denizbank’ta Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi (Teftiş Kurulu Bölüm Müdürü), Tanju Kaya ile birlikte (İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı) bir liste oluşturduk. Bu listede kimin ne kadar para verip ne kadarını geri aldığını yazdım. O esnada yanımda bulunan şahıslar zaten sürekli birileriyle iletişim halinde olup benimle konuşup durumu başkalarına aktarıyorlardı.”

    “Ayrıca 8 Nisan Cumartesi günü Sermin Tekin Çorlu’daki evime geldiğinde benden zorla ses kaydı oluşturmamı istedi. Şahsi telefonunu konuşma sırasında açarak sesimi kaydetti. Bana ‘Seçilcim ben senin uzun zamandır böyle sorunlar yaşadığını biliyordum. Keşke daha önce söyleseydin. Sen bize yardımcı ol ki biz de sana yardımcı olalım. Bankada para almadığını, senin yaptığın eylemlerin bankada olmadığını söylemen gerek. Bu adamlar nasıl olur da hala bankadan para istiyorlar. Eğer sen bu eylemleri sadece banka dışında yaptığını söylersen bu güveni kötüye kullanma olur. Bankada olduğunu söylersen zimmet olur, ömrün çürür’ dedi. Aynı gün bankada Ali Murat Dizdar da bana ‘Olay kesinlikle zimmet değil, sen bu olayları banka dışında yaptın. Sana en iyi avukatı tutuyoruz. Sana iki tavsiyem var, bir avukatın sözünden asla çıkmayacaksın, o ne derse onu yapacaksın, iki tutuklanmayacaksın. Fakat olur da tutuklanırsan itirazını biz yapacağız’ dedi. Hatta Ali Murat bunları unutmamam için bir kağıda yazdırdı. Bu ses kaydını bana karşı ellerinde sakladıklarını düşünüyorum. Bu ses kaydı alındığı sırada evimde akrabalarım da vardı.”

    “Çorlu’daki evde bulunan tabloları ben hazırlamadım. Kimden ne kadar para aldıysam bunu kağıtlara not almıştım. 9 Nisan Cumartesi günü isimlerini saydığım şahıslar beni alıp bankaya götürdüklerinde not kağıtlarımı da almışlardı. Sermin Tekin, Ali Murat Dizdar, Cenk İzgi ve Tanju Kaya kağıtlarla bu tabloları oluşturdu. Bu tabloda aslında banka tam olarak alacakla vereceği eşitleyip borcu minimuma indirmek istedi. Tabloları bana da verdiler, ben de alıp evime götürmüştüm.”

    Erzan, banka yetkililerinin önceki telefonunu kırıp atmasını, içindeki tüm yazışmaları silmesini söylediğini öne sürdü. “Ben her şeyi ortada yaptım, hiçbir şeyi gizlemedim” diyen Erzan, bankayla ilgili şunları söyledi:

    “50 bin dolar üstü döviz işlemleri bankadan çekildiğinde bu teftişe tabidir. Bankanın bu durumu atlaması mümkün değil. 50 bin dolar üstü olan her efektif işlemde açıklamasını dekontun arkasına yazmak zorundayız. Aksi halde kara para aklama hususları gündeme gelmektedir. Banka bu durumu tabii ki de biliyordu, ancak bu kadar yüksek meblağlar çekilmesine rağmen hiçbir zaman sorgulamadı. Ancak ben yine de yaşattığım mağduriyet sebebiyle çok pişmanım.”

    Erzan, ifadesinde aynı soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ali Yörük’le ilgili şunları söyledi:

    “Ali Yörük’ten fon adı altında herhangi bir para almadım. Bana zaman zaman para getirir, fakat getirdiği paraları faiziyle birlikte geri alırdı. Hatta Ali Yörük başka tefecilerden de para bulup bana getirirdi. Sonrasında bu parayı faiziyle geri alırdı. Ali Yörük benden boş senet alıp imzamı da aldı. Ali Yörük bana verdiği her parayı katbekat fazlasıyla, faiziyle geri almıştır. Tuttuğum not kağıtlarında yer alan ibareler doğrudur. Ayrıca Ali Yörük istediği paraları vermezsem borcumun daha da artacağını ve bu durumun beni daha da sıkıntıya sokacağını söyledi. Ali Yörük benden daha önce zorla ipotek de aldı. Ali Yörük zaman zaman benim fon vadettiğim insanlardan alacağım parayı teslim alan kişidir. Ali Yörük bu paraları teslim alıp içinden kafasına göre belirlediği bedeli kendisi için alırdı. Sonra da bana bu parayı tefeciye vereceğini söylerdi. Örneğin Bülent Çeviker’den teslim aldığımız 2 milyon 200 bin doları Ali Yörük Florya’da elden iki çanta şeklinde teslim almıştır. Sonrasında içinden 400 bin dolar parayı kendisine aldı, kalanını bana getirip verdi.”

    Erzan, ifadesinde Arda Turan’ı fona son dönemde ikna ettiğini belirterek şunları söyledi:

    “Kendisi bana bu süreçte en insanca davranan kişilerdendir. Arda Turan bana toplamda 13 milyon 900 bin dolar parayı parça parça teslim etti. Ben de kendisine 6 milyon 400 bin doları geri ödedim, ancak geri kalan parayı ödemedim. Arda Turan’dan aldığım bu paraların bir kısmını dışarıda bir kısmını da bankada elden teslim aldım. Odamın içerisinde kamera bulunmamaktadır, fakat merdivenlerden çıkınca odamı gören kamera mevcuttur. Bana para teslim etmeye gelen kişiler elinde çantayla gelirler, parayı teslim ettikten sonra boş çantayla giderler.”

    Erzan, dolandırdığı iddia edilen kişilerden Atilla Baltaş ile ilgili ilginç bir olay da aktardı. Erzan’ın anlatımına göre, Baltaş da verdiği parayı katbekat faiziyle geri almıştı. Erzan şunları anlattı:

    “Atilla Baltaş’a 1 milyon dolar ödedim. Ondan kesinlikle fon adı altında para almadım. Baltaş’tan faiziyle para satın aldım, çünkü fon adı altında ikna ettiğim insanlara para ödemek zorundaydım. Fakat Atilla Baltaş bana verdiği parayı yüzde 50 faiziyle geri aldı. Kesinlikle beni mağdur etti. Ayrıca son günlerde bankada üzerimde baskı kurarak evrak yazmamı istedi. Borçlu olduğuma ilişkin benden senet aldı. Ona verdiğim belgelerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Mart ayı içinde beni kaçırmak için Şırnak Cizre’ye uçak bileti almıştı. Daha doğrusu bana zorla telefonla uçak bileti aldırdı. Ben o sırada müştekilerden para da toplamıştım. Baltaş o paralarla beni yurt dışına kaçırmak istemişti”.

    Erzan, futbolcu Semih Kaya’nın da kendisini tehdit ettiğini öne sürerek şunları anlattı:

    “Semih Kaya ve menajeri Fırat Özdemir bana sürekli ‘Senin sonun iyi değil. Neden kaçmıyorsun? Rezil olursun, sen kötü kalplisin, Hakan Ateş’e çıkarız, seni işten attırırım. Sen annenin yüzüne nasıl bakıyorsun? Annen bu saatten sonra yaşamaz, seni Türkiye’de yaşatmazlar, benim çok tanıdığım var. MİT başkanını tanıyorum, Türkiye’de herkesi tanıyorum’ dedi. Hatta ikisi Göktürk’teki evime şubat ve mart ayında farklı farklı zamanlarda gelerek ‘Burada yaşayamazsın, biz her şeyi yaparız, seni yaşatmayız’ şeklinde sözler söylediler. Fırat Özdemir ‘Türkiye’deki bütün usulsüzlükler benden sorulur, basın öğrenirse rezil olursun’ dedi.”

    Erzan, Semih Kaya’dan yakasını kurtaramadığını öne sürerek menajerini de Kaya’nın kendisine yönlendirdiğini, Kaya’nın fon faizinden kazandığı parayla 4 milyon 200 bin dolara Bodrum ID Konakları’nda villa ve Mercedes marka araba aldığını söyledi.

    Erzan, Emre Belözoğlu’ndan 4 milyon 200 bin dolar, Emre Çolak’tan 3 milyon 200 bin dolar, Muslera’dan 1 milyon 200 bin dolar, Selçuk İnan’dan 3 milyon dolar, Terim’in aile dostu Nur Erkasap’tan 75 bin dolar aldığını aktardı.

    Fatih Terim’den fon adı altında para almadığını aktaran Erzan, şunları söyledi:

    “2012 yılından itibaren tüm bankacılık işlemleriyle ilgilenirdim. Tam olarak Fatih Terim’in finansal danışmanı bendim. Fatih Terim ile ilgili bu zamana kadar çok sayıda finansal işlem yaptım, ancak bu zamana kadar hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadım. Eğer 2012 yılından itibaren Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüz işlem yaptığım iddia edilirse bu konuda her işlemi detaylı olarak her zaman açıklarım. Kesinlikle Fatih Terim ile ilgili herhangi bir usulsüzlük yapmadım. Fatih Terim beni kızı gibi sever, sayardı.”

    Erzan, kuzeninden de 200 bin lira aldığını, bu nedenle kuzeninin eşinin Mart 2023’te şubedeki odasında kendisine saldırdığını ve hakaret ettiğini, şubedeki herkesin bunu duyduğunu söyledi. Kuzeninin eşinin kolundaki Rolex saatini zorla aldığını söyleyen Erzan, şöyle devam etti:

    “Bu zamana kadar üç tane Rolex saatim olmuştu. Birini kuzenim ve eşi hediye etmişti, çünkü onlara o kadar çok para kazandırmıştım ki onlar da bana saat hediye etmişti. İkincisini Arda Turan nişan hediyesi olarak vermişti. Üçüncüsünü de 20 yıllık birikimimle almıştım.”

    Şüpheliler arasındaki Erzan’ın mesai arkadaşı Asiye Öztürk şunları söyledi:

    “Seçil Erzan’ın fon vaadiyle insanları kandırdığından kesinlikle haberdar değilim. Odasına kim gelir kim gider onu da bilmiyorum, çünkü bizim şubemiz iki katlıdır, ben alt katta çalışırım. Odamdaki kamerayla bankanın gerek birinci gerekse ikinci katını görebiliyorum, fakat Erzan’ın odasının içini görmüyorum. Seçil şubemize tayin olduktan sonra özellikle Galatasaraylı futbolcuların yanına gelip gittiğini biliyorum, ancak kim ne kadar para yatırıyor ya da kim ne kadar işlem yaptırıyor bilmiyorum. 7 Nisan 2023’te Emre Belözoğlu’nun Seçil müdürün yanına geldiğini biliyorum. Arda Turan da zaman zaman yanına geliyordu. Ayrıca Semih Kaya, Selçuk İnan, Emre Çolak da aynı şekilde yanına gelip gitmiştir. Semih Kaya ve Selçuk İnan ile zaman zaman bankacılık işlemi gerçekleştirdim. Fakat fonla ilgili herhangi bir işlem yapmadım. Kimseden de bu zamana kadar Fatih Terim fonu ya da Hakan Ateş fonu ya da başka bir fon adı altında hiçbir söz duymadım. Seçil müdür bana zaman zaman bir takım belgelere imza attırdı, ancak müdürüm olduğu için ve kendisine güvendiğim için bilmeden bir takım evrakları imzalamış olabilirim. Bu zamana kadar hatırladığım kadarıyla dört beş adet bilmediğim ve içeriğinden haberdar olmadığım belgeler mzaladım. Üst kısmında başka belgeler bulunduğu için neye imza attığımı dahi açıkçası bilmiyordum. Sadece alt kısımda Denizbank kaşesini gördüm. Üzerinde Seçil Erzan’ın da imzası vardı. Buna güvenerek yanına imza attım.”

    Şüphelilerden Ali Yörük de Erzan tarafından dolandırıldığını öne sürdü.

    Yörük, hatırlamadığı bir tarihte elden 5 milyon lira verdiğini söylediği Erzan’ın Ukrayna-Rusya savaşını bahane ederek ödemediğini öne sürdü. Erzan’ı ilk olarak 17 yıl önce Denizbank’ın Çorlu Orion şubesinde gişe memuru olarak tanıdığını aktaran Ali Yörük’ün ifadesi özetle şöyle:

    “Daha sonra Seçil Erzan hesaplara bloke geldiğini söyledi. Bana beklememi söyledi. Aradan bir yıl kadar süre geçti, ben de bu süreçte sürekli paramı istemeye devam ettim, 5 milyon TL olarak teslim ettiğim paranın 100 milyon TL olduğunu söyledi. Kendisine böyle bir parayı istemediğimi, sadece kendisine teslim ettiğim parayı vermesini söyledim. Hatta bu bahsettiği parayı teslim almam için çağırması durumunda korkarak gelemeyeceğimi de söyledim. İlerleyen süreçlerde Seçil Erzan bana bu fonda Fatih Terim gibi ünlü isimlerin olduğunu söyledi. Eşimle aramın bozulduğunu, paramı vermesini söylemem üzerine bana 5 milyon TL bedelli senet verdi. Ben senedi alarak paramın gelmesini bekledim. Daha sonra Seçil Erzan tutuklandı. Ben suç duyurusunda bulunmadım, çünkü bana verdiği senetle paramı tahsil edebileceğimi düşündüm. Hatta avukatım da senedi icraya koydu.”

  7. Kıvanç Talu hakkındaki dolandırıcılık iddiaları bize ne anlatıyor?

    111d1700-7285-11ee-a25b-ff22f0841c1c.jpg

    Sosyal medyada lüks hayat tarzını gözler önüne seren Dilan Polat ve Engin Polat çifti ile ilgili vergi kaçırma ve kara para aklama suçlamalarından açılan soruşturma, son günlerin en çok konuşulan mevzularından.

    Bu soruşturma, Instagram’da yedi milyonu aşan takipçisi ile çok sayıda güzellik merkezine sahip olan Dilan Polat’ın, kozmetik alanında etkili biriyken, ismi suçla anılan bir kişiye dönüşmesine yol açtı.

    Son zamanlarda saygınlığı ve toplum nezdindeki konumu tartışmaya açılan tek çift Polatlar değil.

    Komedyen ve oyuncu Kıvanç Talu ile reklamcılık sektöründe tanınan eşi Beril Talu, yakın çevresini dolandırmakla ve yurt dışına kaçmakla suçlanıyor.

    Çift hakkındaki iddialar ve suç duyuruları üzerine İstanbul’da iki savcılığın harekete geçtiği belirtiliyor.

    Kredi kartları üzerinden yapılan dolandırıcılıklar, adalet sarayındaki bir katibe dolandırıcılık amacıyla suç örgütü kurma suçlamasının yöneltilmesi, bir banka müdürünün futbol camiasının en ünlü isimlerini dolandırdığı iddiasıyla açılan soruşturma…

    Toplumun her türlü sosyoekonomik sınıfından farklı kişilerin dolandırıcılığa maruz kalması, zaten yüksek enflasyon ve işsizlik yüzünden kaygılananların bir de dolandırıcılık endişesiyle baş etmek zorunda kalmasına yol açıyor.

    Peki dolandırıcılık vakalarının ortaya çıkmasında sosyal ve kültürel kodlar rol oynuyor mu?

    Kırıkkale Üniversitesi Sosyoloji bölümünde araştırma görevlisi olan Mezher Yüksel’e göre bir toplumda dolandırıcılık vakalarının görülmesini üç etmene bağlayabiliriz.

    Bir toplumda maddiyat ve maddi kazancın kültürel bir değer olarak yüceltilmesi bu etmenlerin birincisi.

    İkinci etmen de temel bir yaşam amacı ya da hedefi haline getirilen maddiyatı, hangi yoldan olursa olsun elde etmenin mübah görülmesi.

    BBC Türkçe’ye konuşan Yüksel, üçüncü etmeni de ABD’li sosyolog Robert K. Merton’ın gerilim kuramına bağlıyor:

    “Buna göre bir toplumdaki kültürel hedefler ve o hedeflere ulaşacak meşru kanallar arasında mesafe arttıkça suç ve sapma da artar.

    “Bir taraftan maddi başarıyı temel kültürel hedef olarak belirleyip sonra da o hedefe gidecek meşru kanalları herkese açık tutmazsanız ya da herkesin erişmesi konusunda aynı imkanları sunmazsanız, gayrimeşru yollarla bu hedeflerin gerçekleştirilmesi söz konusu olabilir.”

    Dolandırıcılık yüz yıllardır her toplumda görülen bir suç olsa da internet ve sosyal medya ile çeşitleri arttı.

    Çiftlikbank’taki gibi dijital para sistemleri üzerinden kurulan ve ponzi olarak adlandırılan piramit satış sistemiyle ya da Thodex’teki gibi kripto para borsası üzerinden dolandırıcılık yapılabiliyor.

    Suç ve Güvenlik Araştırmaları Derneği’nden ve Beykent Üniversitesi sosyoloji bölümünden Doç. Dr. Abdurrahman Yılmaz, dolandırıcılığın temelinin aldatmaya dayandığını, bu yüzden de dolandırıcılık, hırsızlık ve gasp gibi suçlardan farklı olduğunu vurguluyor.

    “Dolandırıcılıkta ortaya konulan kurguyla mağdur bizzat malını kendi eliyle götürüp dolandırıcıya teslim ediyor” diyen Yılmaz’a göre hileyi kurgulayıp uygulayabilmeleri için dolandırıcıların psikoloji, teknoloji ve yasal düzenlemeleri çok iyi bilmesi gerek.

    BBC Türkçe’ye konuşan Yılmaz, dolandırıcılıkta iki temel duygunun ön plana çıktığını anlatıyor: Kazanma hırsı ve korku.

    Psikolog Prof. Dr. Ekrem Çulfa da sosyoekonomik eşitsizliğin yüksek olduğu ülkelerde dolandırıcılık vakalarına daha sık rastlandığını söylerken “korku” unsuruna vurgu yapıyor.

    Sosyal medyada yayımlanan bir röportajında Çulfa, Türkiye’de korkuya dayanan yetiştirme tarzına dikkati çekiyor:

    “Çocuğunuzu ‘Aman başına bir şey gelir’ diyerek bakkala dahi gönderemediğiniz bir ülkede yaşıyorsanız, bu çocuğun büyüdüğünde her şeyi tehlike olarak görmesine neden olursunuz.

    “Tehlike korku duygusunu doğurur. Korku ise oldukça kolay manipüle edilebilir.”

    Korku duygusu en çok sosyal mühendislik dolandırıcılığında manipüle ediliyor.

    “Terör örgütü üyeliğine isminiz karıştı” diyerek polis, hakim, savcı rolüyle yapılan dolandırıcılık vakaları buna örnek olarak verilebilir.

    Uzmanlara göre dolandırıcılık vakalarının son dönemde arttığına dair elimizde bir veri yok.

    1960’larda Sülün Osman, 1980’lerde Banker Kastelli, 1990’larda Jet Fadıl ve Titan saadet zinciri gibi vakalar, geçmişteki dolandırıcılık olaylarına verebileceğimiz birkaç örnek.

    Ancak son yıllarda farklı olarak dolandırıcıların şöhret edinmek ya da yaptıkları işe inandırıcı bir kılıf uydurmak için sosyal medyayı kullandığı görülüyor.

    Kıvanç Talu da “Var Böyle Tipler” Instagram hesabıyla ünlenen bir reklamcıydı.

    Kıvanç Talu ve Beril Talu çiftine yöneltilen dolandırıcılık suçlamalarında, bir reklam projesi için para talep edildiği, para veren kişiye proje bittikten sonra daha yüksek bir ödemenin vaat edildiği görülüyor.

    Bu haliyle sistem ponzi şemasına (saadet zinciri) benziyor, ödeme yapanlar daha çok para kazanma hedefi ile mağdur olabiliyor.

    Psikoterapist Dr. Onur Okan Demirci’ye göre dolandırıcılar yüksek bir egoya sahip, bu yüzden de ikna edici olabiliyorlar.

    Kişisel internet sitesinde dolandırıcılıkla ilgili kaleme aldığı yazıda Demirci, “Bu duruma, aile ve sosyal çevrelerinde görünmez, yetersiz veya fark edilmeyen çocuklar olarak yetiştirilmeleri yol açmış olabilir” tespitinde bulunuyor.

    Demirci, biyolojik psikiyatri kuramlarının dolandırıcılığı beyindeki ödül merkezine, sosyal psikoloji kuramlarının ise aile yapısına bağladığını, bütüncül olarak iki teorinin de doğru olabileceğini vurguluyor.

    Psikologlara göre herkesin dolandırıcılığa maruz kalabilir, o yüzden de mağdurlar kendilerini suçlamamalı.

    Uzman Psikolog Meryem Ayluçtarhan, Indigo dergisine verdiği röportajda, kâr sağlayabilmek adına herkesin mağdur duruma düşebileceğine dikkati çekiyor:

    “İnsanların ortak özelliklerinden biri, her ne kadar şüpheci yaklaşım göstersek bile itimat ve güven kurmak üzerinedir. İnsanlar güvenmek ve inanmak isterler.”

    Bu yüzden uzmanlar, dolandırıcılığa maruz kalan kişilerin bunu yakınlarıyla paylaşması, suçluluk hissetmemesi ve zorlanırsa bir terapistten yardım alması gerektiğini aktarıyor.

    Psikolog Prof. Dr. Ekrem Çulfa, dolandırıcıların birilerini kandırmış olmanın hazzını da yaşadığını vurgulayarak, “Başkasını aptal yerine koyarsanız akıllı olan siz gibi görünürsünüz. Birini zayıflatırsanız güçlü olan sizmiş gibi görünürsünüz” diyor.

    Aile ve çift terapisti Çulfa’ya göre eğer bir toplumda bütün mesele güçlü ve akıllı olmak ise bazı insanlar bu güce ulaşabilmek için dolandırıcılık yolunu seçebilir.

    Bu yüzden de Çulfa, dolandırıcılık vakalarının önüne geçmek için korunma ve güvende hissetme duygularını geliştiren bir toplum olmanın gerekliliğini vurguluyor.

    Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c2vdyxj3zg0o

  8. Flaş Gelişme: FTX Kurucusu SBF, 7 Ayrı Suçtan Suçlu Bulundu!

    FTX kurucusu ve eski CEO'su Sam Bankman-Fried, bir ay süren duruşmanın ardından kendisine yöneltilen yedi suçun tamamından suçlu bulundu. Savcıların ve savunma avukatlarının delillerini ve tanıklarını sunduğu duruşma, 12 üyeli jürinin çarpıcı kararıyla sonuçlandı.

    Jüri, oy birliğiyle kararını vermeden önce duruşmanın 18'inci gününün önemli bir bölümünü yoğun bir müzakere içerisinde geçirdi. Üç saatten fazla süren dikkatli bir değerlendirmenin ardından Yargıç Lewis Kaplan'a "mutlak fikir birliğine" vardıklarını bildirdiler. Sonuç olarak jüri, Bankman-Fried'ı iddianamede belirtilen yedi suçun tamamından suçlu ilan etti. Suçlamalar şunlardır:

    Müşterilerin mevduatlarını dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
    Müşteri mevduatlarını hileli bir şekilde almak,
    Alacaklıların fonlarını dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
    Alacaklıların fonlarını hileli bir şekilde almak,
    Varlıkları dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
    Menkul kıymetleri dolandırmaya yönelik komplo kurmak,
    Kara para aklama komplosu kurmak.

    Bankman-Fried 115 Yıl Hapis Cezası Alabilir

    Fakat Yargıç Kaplan, eski FTX CEO'sunun ceza duruşmasının 28 Mart 2024 tarihinde yapılacağını açıkladı. Bankman-Fried, en fazla 115 yıl hapis cezasına çarptırılabilir.

    Karara tepki olarak Bankman-Friedın savunma ekibi, derhal jürinin kararına itiraz eden bir temyiz başvurusunda bulundu. Bu arada Bankman-Fried, New York'taki bir hapishanede tutuklu kalmaya devam edecek.

    Bankman-Fried'ın halen ABD Adalet Bakanlığı tarafından mali katkı ihlâlleri, banka dolandırıcılığı, yasa dışı para transferi organizasyonu işletmek ve yabancı yetkililere rüşvet vermek gibi ek suçlamalarla karşı karşıya olduğunu belirtmek gerekir. Bekleyen bu suçlamalar, gelecekte başka davalara da yol açabilir.

    Bankman-Fried'in mahkûmiyeti, CoinDesk'in "Alameda Research'ün mali bilançosunun sızdırıldığını ve fonun varlıklarının önemli bir kısmının FTT tokenleri ve Sam coin şeklinde tutulduğunu" ortaya çıkarmasından neredeyse tam bir yıl sonra geldi. Bu ifşaat, sadece dokuz gün sonra gerçekleşen FTX çöküşü üzerinde doğrudan bir etkiye sahip oldu.

    Kaynak: https://www.koinbox.net/flas-gelisme...-suclu-bulundu

Sayfa 3/10 İlkİlk 12345 ... SonSon

Yer İmleri

Yer İmleri

Gönderi Kuralları

  • Yeni konu açamazsınız
  • Konulara cevap yazamazsınız
  • Yazılara ek gönderemezsiniz
  • Yazılarınızı değiştiremezsiniz
  •