Ana sayfa Analiz Merkezin Döviz Rezervleri Neden Piyasaları Etkiliyor

Merkezin Döviz Rezervleri Neden Piyasaları Etkiliyor

Merkez Bankası’nın brüt rezervi 76,9 milyar dolar, net altın ve döviz rezervi 28,1 milyar dolar düzeyinde. FT dün yazdığı makalede bunun aslında swap işlemlerinden kaynaklanan çok kısa vadeli borçlanma sonucu olduğunu ve bu swap borcunun çıkarılması durumunda net rakamın 16 milyar dolara düşeceğini bildirdi ve MB da swap işlemlerinin net hesaba etki ettiğini kabul etti.

Reuters’ın üç farklı metoda dayandırdığı analiz haberine göre, Türkiye’nin döviz rezervleri çok fazla koruma sağlayabilecek düzeyde değil. İşte üç farklı açıdan ele alınan değerlendirme:

1 – Kısa vadeli bakış
Bir ülkenin döviz rezervlerinin yeterliliğini ölçmek için kullanılan en yaygın yöntemlerden biri, rezervleri kısa vadeli borç ödemeleri ile karşılaştırmak. Merkez Bankası verilerine göre, Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2018 yıl sonuna göre % 1,6 oranında artışla 118,2 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku % 0,9 oranında artarak 57,4 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku % 2,6 oranında artarak 54,9 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.

Yüzde 100, genellikle asgari seviye olarak kabul ediliyor. Bu oran, 2018’e yaklaşık yüzde 90’da başladıktan sonra yıl ortalarında yüzde 74’ün biraz altına düştü. Şu an itibariyla oran 76,9/118,2= %65

Bu seviye en basit ifadeyle, borçlanma piyasalarına erişim olmadan ya da ekstra rezerv oluşturmadan, Türkiye’nin teorik olarak temerrüde düşebileceğine işaret ediyor.

2 – Rezerv Yeterliliği Ölçümü (RAM)
Uluslararası Para Fonu (IMF) ülke ekonomilerini tekrar düzlüğe çıkarma konusundaki bilgi birikimi nedeniyle kur krizlerinde uzman olarak görülüyor. IMF bir ülkenin şoklar karşısında kullanabileceği kaynakların hepsini hesaplamaya çalışan Rezerv Yeterliliği Ölçümü (RAM) olarak adlandırdığı daha kapsamlı bir gösterge geliştirdi.

IMF geleneksel döviz ve altın rezervlerine ek olarak merkez bankası swap mekanizmalarını, ulusal varlık fonu ile IMF ve diğer koruyucu kurumlardan erişebildiği finansmanı da RAM hesaplamalarına dahil ediyor.

IMF’nin genel ölçütlerine göre bir ülkenin RAM oranının yüzde 100 ile 150 arasında olması gerekiyor. RAM oranı 2013’ten beri her yıl azalan Türkiye şu anda yüzde 75’in altına düşmüş durumda.

3 – Rezervlerin ithalatı karşılama oranı
Diğer bir ölçüt ise ülkenin rezervlerinin ithalat maliyetlerini ne süreyle karşılayabildiği. Ancak bazı uzmanlar bu ölçütün fazla basite indirgeyici olduğunu ifade ediyorlar.

Büyük bir enerji ithalatçısı olan Türkiye, petrol ve doğalgaz fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 50 yükseldiği ve yükselmeye devam ettiği göz önüne alındığında, bu ölçüte göre özellikle öne çıkıyor.

Bu ölçüte göre rezervlerin ithalat maliyetini karşılama süresinde en az üç ay güvenli bir süre olarak görülüyor.

Ocak ve Şubat aylarında ithalat aylık 15 milyar doların az üzerinde idi. Bu durumda brüt rezervi ithalatı 3 ay zor karşılayabiliyor ancak ithalat rakamları üretimin düşmesinden dolayı oldukça düşük seviyelerde.

Bütün bunların üzerine ülkedeki sıcak paranın (bono tahvil ve borsadaki yabancı yatırımları) gerek duyduğunda çıkabilmesi için gerekli rezervin olmayabileceği endişesi bir kısım endişeli yatırımcıların ülkeden çıkması nedeniyle dövize talebin artması doların değerini TL karşısında yükseltiyor, bono faizleri artarken borsa geriliyor.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here